Bir büyüdür Afrika
Afrika bir büyü… Geçtiğimiz hafta Aylak Gezi Kulübü ile yaptığımız Vudu festivali seyahati nedeniyle demiyorum sadece ama Afrika bütününde bir büyü.
Her köşesi ayrı bir büyü.
Bir gidiyorsun, gezmeye başlıyorsun. Yavaş yavaş içine çekiyor Afrika seni. Sen Afrika’dan gidiyorsun, Afrika senden gitmiyor.
Renkleri, sesleri, bakışları, yavaşlığı akıyor sana doğru. Önce yadırgıyorsun. Tozu toprağına karışmış, artık boşalmaya başlamış pazar yerinde geride kalmış çöpler… Evlerin avlularında tozlu leğenler, bir yere yığılmış dolu kömür torbaları… Arada bir torbada Louis Vuitton logosu… Bir tarafta üst üste yığılmış tekerlekler. Her yer kırmızı toz kaplı. Belki suyun daha az ulaşılabilir olmasından dolayı böyle, belki uyuşturucu nemden, sıcaktan. Her gölgelik köşede birisi, uzanmış yere, uyukluyor. Belki pis diyebilirsin ama bir de dönüp bakıyorsun pazar yerinde bir kadın içi su dolu leğeninin başına çömelmiş satmak üzere topladığı havuçları fırçalıyor tek tek. Her bir havuç (zaten ufacıklar -10 santim var yok) pırıl pırıl parlıyor güneşin altında. Üzerlerinde ne bir toprak parçası ne bir kum tanesi… Senin sabah giydiğin kıyafet -üstelik yolun büyük kısmını arabada yapmışsın- bir kırmızı toz bulutuna dalmış gibi, toprak sinmiş üzerine… Ama -hele günlerden pazarsa, kiliseye gidilmişse- onun üzerindeki beyaz kar beyaz, en ufak bir toz tanesi yok üzerinde. Kendileri ne kadar kara ise beyaz kıyafetleri........
© Şalom
