menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Batı Medeniyetinin 5 Menfi Yönü

12 0
17.11.2025

Batı Medeniyetinin Eksileri

Her medeniyetin eksikleri ve aksayan yönleri olabilir. Günümüz Batı Medeniyetinin de bir kısım eksikleri ve aksayan yönleri bulunmaktadır. Batıda bilim olduğu hemen herkes tarafından kabul edilmekle beraber, irfan noktasında sıkıntıları olduğu da gözler önündedir.

Anlatılır ki Mahatma Gandi, Hindistan’ın İngiltere’ye karşı yaptığı bağımsızlık mücadelesi sırasında, görüşmeler yapmak üzere İngiltere’ye gider. Bu görüşmeler sırasında bir İngiliz gazeteci Gandi’ye “Batı Medeniyeti hakkında ne düşünüyorsunuz?” diye bir sual sorar. Gandi’nin cevabı ibret vericidir: “Olsaydı iyi olurdu!”

Bediüzzaman, Batı Medeniyetinin menfi yönlerini “mimsiz medeniyet” tabiriyle ifade eder.[1] Medeniyet kelimesinden baştaki “mim” harfi kalkınca geriye “deniyet” kalır, deniyet ise, “alçaklık” demektir.

Mehmet Akif Ersoy, şiirlerinde zaman zaman Batı Medeniyetinin menfi yönlerine dikkat çeker. Mesela şöyle der:

“Medeniyet denilen maskara mahlûku görün:

Tükürün maskeli vicdanına asrın, tükürün!”[2]

“Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...

Medeniyet denilen kahpe, hakikat yüzsüz.”[3]

Yani, menfi yönleriyle ele alındığında medeniyet sevimli bir şey değil, “maskara bir mahlûktur”, güzel görünmesini sağlayacak bir maske kullanmakla beraber gerçekte “yüzsüz bir kahpedir.”

Keza Mehmet Akif, Osmanlıyı bitirmeye çalışan Batı Medeniyeti zihniyetini ele alırken İstiklal Marşımızda “tek dişi kalmış canavar” ifadesini kullanır.

Batı Medeniyetinin güzel yönleri yanında menfi esasları da vardır. Bunlardan beşini şöyle ifade edebiliriz:

1-Kuvvete dayanmak

2-Menfaatçilik

3-Hayatı Bir Mücadele Olarak Görmek

4-Irkçılık

5-Nefsanilik

Medeniyetin bu beş eksi yönüne biraz daha yakından şöyle bakabiliriz:

1-Kuvvete dayanmak

Kurdun kuzuya saldırması haklı bir gerekçeden değil, kuzunun zayıflığı ve kurdun da parçalayıcı olmasındandır. “Kontrolsüz güç, güç değildir” denilir. Mesela bir baraj yaparak suları kontrol ettiğimizde bundan hem enerji elde ederiz hem de çevreyi sulayarak tarımda yararlanırız. Fakat bu sular taşıp barajı yıktığında artık kontrolden çıkar, etrafı kırar geçirir, faydalı değil zararlı olur.

Medeniyetten elde edilen kuvvet de böyledir. Batı Medeniyetinin mümessili olan pek çok devlet, sahip oldukları kuvveti insanlığa hizmet yerine onlara hükmetmekte ve onların imkânlarını ele geçirmekte kullanmışlardır. Böyle olunca onlar “sözde medeni” kalmışlar, “özde medeni” olamamışlardır. Bunlar hükmetmek ve hâkimiyetlerini devam ettirebilmek için mevcut kuvvetlerini acımasızca kullanmaktan çekinmemişlerdir. I. ve II. Dünya Savaşları, bu hakikatin ispatıdır.

CIA’in eski başkan yardımcısı ve Türkiye masası şefi Graham Fuller şöyle der: "Dünya sistemine, dünya sisteminin kodlarının dışında başkaldıran ülkeler, güçler durdurulur ve etkisiz hale getirilir."[4]

Kuvvete dayanmak ve gerekli gördüğünde istila etmek, zihniyet olarak Batıda yine devam etmektedir. ABD'li bir Kongre üyesinin alaylı bir şekilde "Kuveyt, petrol yerine muz üretseydi Irak’ın Kuveyti işgali ilgisizlikle karşılanabilirdi” demesi, bu zihniyetin bir yansımasıdır.[5]

Aynı zihniyetle Amerika’nın önde gelen bilim adamlarından Michael Ledeen, Irak'tan sonra Suriye ile İran'a saldırılması gerektiğini savunurken şöyle der: "Birleşik Devletler her on yılda bir küçük, işe yaramaz bir ülkeyi tutup duvara vurmalı ki, dünyanın geri kalan kısmı işleri nasıl yürüttüğümüzü görsün."[6]

2-Menfaatçilik

Günümüz Batı Dünyasındaki “win-win” yani “kazan-kazan” ifadesi, bu çıkarcı........

© Risale Haber