menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bildiğimiz Havaların Sonuna Geldik

15 1
thursday

Son dönemde yaşanan yangınlar ve sel felaketleri, doğanın kendi içinde yıkıma doğru gittiğinin göstergesi. İklim değişikliğinin temel nedeni, insan eliyle artan sera gazları ve doğanın tahribidir. Çarpık kentleşme ve betonlaşma, şehirlerde ısı adalarının oluşmasına ve iklim dengesinin bozulmasına yol açıyor. Hava koşullarındaki olağanüstü değişiklikler, doğal değil, insan kaynaklıdır.

Son yaşanan yangınlarla birlikte, bildiğimiz havaların sonuna geldik galiba. Bu yangın sadece insan eliyle yaşanan bir felaket olmaktan çıktı; doğa kendi içinde yanıyor. Tabiat kendini yok ediyor adeta. Havaların kimyası bozuldu, iklimlerin dengesi altüst oldu. Öyle ki artık ne sıcaklıklar o eski sıcaklıklar, ne de kışlar o eski kışlar!

Güneş’teki aktivitelerin, volkanik patlamaların, Dünya yörüngesindeki değişimlerin yıllar öncesinden iklimde küresel bir değişime neden olduğu biliniyordu. Lakin son dönem küresel iklim değişikliği daha çok yapay etkilerin neticesinde yaşanıyor/yaşanmakta. Doğanın ciğerini yok eden bu orman yangınları, hiç şüphesiz durup dururken çıkmıyor. Ya da son yıllarda çokça tekrarlanan sel felaketleri… Bu yıl yaşadığımız don felaketi ise ayrı bir başlık olarak ele alınmalı. Mevsimlerin değişmesi, suların çekilmesi, göllerin kuruması, toprağın çatlaması da öyle… Velhasıl, iklim ve havalarla ilgili bildiğimiz her şey değişmiş durumda. Anlaşılan, “bildiğiniz havaların sonuna” gelmiş bulunmaktayız artık.

Peki, şimdiye kadar her şey normal seyrinde gidiyorken son zamanlarda ne oldu da havalar “çıldırmaya” başladı? Ya da gerçekten çıldırdı mı? Aslına bakarsanız, hava cephesinde değişen bir şey yok. Havadan sudan meselelere olan ilgisizliğimiz ve de ihmalkârlığımız neticesinde yaşanıyor bütün bunlar. Öyle ki bitmez tükenmez dediğimiz doğayı hunharca tahrip etmemiz neticesinde, havaların kimyasını bozduk. Ormanları katlettik, su kaynaklarını kirlettik ve de kuruttuk. En önemlisi de sera etkisi yapan gazların artışına sebep olduk.

Bilim insanları, sera etkisi yapan bu gazları iki grupta sınıflandırıyor:

Birincisi: “Karbondioksit (CO), metan (CH), diazot monoksit (NO), kloroflorokarbonlar (CFC-11 ve CFC-12) gibi sera gazları yeryüzünden uzaya ısı geçişini engeller; uzaya transfer edilecek ısıyı geriye, yani yeryüzüne gönderir ve böylece dünyanın ısınmasına neden olur. Ozon gazı da ayrıca, Güneş’ten doğrudan gelen morötesi ışınımı ve yeryüzünden salımlanan........

© Perspektif