İmamoğlu Operasyonu ve Çözüm Süreci
- VAHAP COŞKUN
- 14 Nisan 2025
19 Mart, her ne kadar toplumda sürece yönelik şüphelerin büyümesine neden olduysa da, aktörler düzeyinde bir kırılmaya sebebiyet vermedi. Bazı yorumcuların iddialarının tersine, süreç ne askıya alındı ne de akamete uğradı. Son bir haftada yaşananlar, işlerin planlamaya uygun olarak ilerlediğine ve sürecin hitamına yakın olduğumuza işaret ediyor.
19 Mart’taki İmamoğlu operasyonunun, 1 Ekim’de kamuoyuna duyurulan çözüm süreci ile doğrudan bir bağlantısı yoktu. Kürt meselesinde siyasi bir hamle yapıp yapmamasından bağımsız olarak, iktidarın İmamoğlu’na karşı bir saldırıya geçeceği belliydi. Başta İmamoğlu olmak üzere hemen herkes yaklaşmakta olan bir ateş topunun farkındaydı. İmamoğlu’nun adaylığını erkenden ilan etmesinin ve cumhurbaşkanlığı kampanyasına başlamasının nedeni de buydu.
Ancak aralarında direkt bir irtibat bulunmasa da 19 Mart, yeni çözüm sürecine tesir etti. Evvela, CHP tabanında sürece verilen desteğin azalmasına neden oldu. Zaten CHP’nin seçmenlerinin bir kısmında ve CHP’ye yakın duran medyanın büyük bir kesiminde sürece karşı menfi bir tutum vardı. Gerekçeleri, bunun iktidara yarayacağıydı; Erdoğan-Bahçeli birlikteliğinin vadesi tükenmekteydi, bu süreç ise onlara hayat suyu verecekti. Sürecin tek gayesi iktidarın ömrünü uzatmak ve Erdoğan’a bir daha cumhurbaşkanlığı yolunu açmaktı. CHP, bu tuzağa düşmemeliydi.
19 Mart, CHP’deki bu karşıtlığı daha da keskinleştirdi. İktidarın partilerini bir nevi kuşatmaya alması ve cumhurbaşkanı adaylarını tutuklanması, CHP tabanında iktidar kaynaklı her adımın otomatik olarak reddedilmesi düşüncesini güçlendirdi. İmamoğlu’nun hapse atıldığı ve CHP’ye kayyum atanmasının konuşulduğu bir ortamda, iktidarın hiçbir siyaseti -velev ki hayırlara vesile olsun- desteklenemezdi. Böylece CHP saflarında zaten düşük seviyelerde seyreden süreç desteği, daha da zayıfladı.
Seçmenlerdeki bu ruh hali, CHP yönetimini de zora soktu. Özel ve ekibi, Kürtlerin sürece desteklerini göz önünde tutarak CHP’nin mutlak bir karşıtlığa savrulmaması için çaba gösterdi. Fakat tabandaki direnç, CHP’nin sürece coşkulu ve müspet bir yönde müdahil olmasını da engelledi. Özel, partiyi süreç rotasında tutmak için uğraştı ama tabanındaki muhalefetten ötürü de karışık mesajlar vermek zorunda kaldı. Bu da CHP’nin bu meselede güçlü bir siyaset geliştirmesine mâni oldu. CHP, geleneksel tabanı ile pay almaya çalıştığı geniş seçmen havuzu arasında sıkıştı ve gel-gitli bir pozisyona mahkûm oldu.
........© Perspektif
