menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Okumalar, değinmeler

15 0
21.06.2025

Önceki hafta “İspanya’yı hiç görmedim” cümlesi ile başladım. Toulouse, Barselona derken Tormesli Lazarillo adlı kitaba geldim. Kitap, Ertuğrul Önalp ve Arzu Aydonat çevirisi ile Can Yayınları’ndan çıkmış. Arka kapak tanıtım yazısından bir paragraf aktardım:

“XVI. yüzyıldaki ekonomik kriz sebebiyle İspanya’nın her köşesinde açlık ve sefalet kol gezmekteydi, bu durumun ahlaki çöküntüyü de beraberinde getirmesi kaçınılmazdı. İspanyol toplumundaki bu maddi ve manevi çöküntünün ortasında, 1554 yılında, sonradan pikaresk roman adı verilecek olan yeni bir anlatı türünün ilk örneği olan Tormesli Lazarillo ortaya çıktı. Din adamlarının ahlaksızlıklarına bolca yer veren bu eser, engizisyonun hışmına uğramamak için imzasız olarak basıldı.”

Buradan hareketle çevirmenlerin önsözünden alıntılar ile devam ediyorum:

Tormesli Lazarillo 1554 yılında Burgos’ta, Anvers’te ve Alcala de Henares’te yazarı belirsiz olarak yayımlandığında edebiyatta bir devrim yarattı. (…)”

(ara not: Cervantes’in Don Kişot’u için yazım tarihi 1605 ve 1615 olarak verilir. İki bölüm halinde yazıldığı söylenir.)

“(…) O zamana kadar İspanya’da edebiyat alanında gerek kahramanları, gerekse konuları açısından ülkenin gerçeklerinden uzak, hayal ürünü birtakım çoban ve şövalye romanlarının egemenliği sözkonusuydu. (…) Ama Tormesli Lazarillo’da olay dizisi okurların yakından tanıdığı çevrede ve zaman diliminde gelişmekteydi.

Dönemin İspanyol toplumunun fertlerinin kusurlu yönlerini gözler önüne sermekteydi. Ana........

© P24