Abdülkadir Güleç: İstinaf, kararı onadıktan sonra sanıklardan itiraflar gelebilir
Ülkenin gündeminden düşmeyen Narin Güran cinayeti davası, Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmüş ve 28 Aralık’ta karara bağlanmıştı. Mahkeme heyeti; Salim Güran, Yüksel Güran ve Enes Güran’ın, iştirak halinde çocuğu kasten öldürmek suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmalarına karar verirken, itirafçı Nevzat Bahtiyar’ı suç delillerini gizlemekten 4 yıl 6 ay hapisle cezalandırmıştı.
Mahkeme, gerekçeli kararını 23 Ocak’ta açıkladı.16 sayfalık hukuki değerlendirmede öne çıkanlar; öldürme fiilinin evin eklentilerinde başladıktan sonra, Narin’in evinde devam etmesi, üç sanığın iştirak halinde cinayet işlediğine dair ayrıntılarla emsal Yargıtay kararları, yalancı tanıklara vurgu yapılması, Nevzat’ın mahkemedeki beyanlarına neden itibar edildiğinin ve neden üst sınırdan ceza verildiğinin açıklaması, teknik delillerin aydınlattığı olay örgüsü ve delillerin karartılmaya çalışılmasıydı. Gerekçeli kararda Narin’in neden öldürüldüğüne dairse hiçbir açıklama yoktu.
Soruşturma ve duruşmalar sırasında sık sık görüşlerini alarak, sizlerle de paylaştığımız Diyarbakır Barosu Başkanı Abdülkadir Güleç’le gerekçeli kararı değerlendirdik. Sorularımızı yanıtlayan Güleç, davaya dair kamuoyunda tartışılan iddialara ilişkin düşüncelerini de aktardı…
***
Narin Güran davasında çıkan karar sonrası Bakan Yılmaz Tunç; “Gerekçeli karar açıklandığında, herkesin kafasındaki soru işaretleri son bulacak.” demişti. Gerekçeli kararla, kamuoyunun soruları son bulmasa da sanık avukatlarının karara dair itirazlarına ayrıntılı cevap verilmiş. Siz bir hukukçu olarak, gerekçeli kararı nasıl buldunuz?
Aslında verilen hüküm de, gerekçeli karar da beni tatmin etti. Kamuoyunun merak ettiği konuları gerekçeli kararın açıklaması, mümkün değil zaten. Ölüm saiki, yargılama boyunca açığa çıkmamıştı. Kamuoyunun beklentisi neydi; Narin’in niçin öldürüldüğünü ve bizzat kimin öldürdüğünü öğrenmek. Mahkemenin gerekçeli kararında hukuki değerlendirmeler var ve mahkeme, Narin’i bizzat katleden kişi belli olmasa da niçin üç kişiye ceza verdiğini, çok iyi açıklıyor. İlk paragrafta diyor ki; “Bazen bir olayın ya da bir eylemin nerede, neden ve nasıl gerçekleştiği anlaşılamayabilir. Bu tür durumlarda önemli olan husus, o eylemin ya da olayın, kim veya kimler tarafından gerçekleştiği, yani söz konusu eylemin kimler tarafından yapılıp yapılmadığıdır. Eğer somut olayda eylemin sanık veya sanıklar tarafından yapıldığı sabit ise yukarıda belirtilen diğer sorular (eylemin nerede gerçekleştiği, tam olarak ne zaman yapıldığı veya nasıl yapıldığı) asli sorular olmayıp, fer’i sorular olarak kalacaktır.” Dolayısıyla burada “Şüpheden sanık yararlanır” ilkesi geçerli olmaz, deniyor.
Bana göre önemli bir tespit bu ve oldukça da hukuki çünkü Türk Ceza Kanunu’nun 37. maddesine göre; sanıkların cinayet işlemeye dair müşterek iradeleri, kararlılıkları ve sonuna kadar bu işten vazgeçmemeleri söz konusuysa müşterek faillikten söz edebiliriz ve iştirak halindeki kişiler de fiili işleyen kişiler gibi cezalandırılır.
Karar açıklandıktan sonra sanık avukatları, müşterek faillikten dolayı verilen cezaya itiraz ederek, Yüksel Gürhan’ın tahliyesini istemişlerdi fakat talepleri reddedildi. Müşterek faillik konusunda gerekçeli karar oldukça açıklayıcı. İki unsurdan söz edilmiş; biri ortak karar verme, diğeri de ortak hakimiyet kurarak, fiile birbirlerini tamamlayacak etkilerde bulunma. Bu kapsamda olay örgüsü de anlatılmış. Bizzat kendileri öldürmeseler bile olay esnasında hepsi oralardı ve müdahale etmediler, mesela 112’yi aramadılar, denmiş. Sanıkların aile bireyi olması da bu değerlendirmede rol oynamış gibi görünüyor, ne dersiniz?
Evet, sanıklar aile bireyleri olduğu için Narin’i korumakla yükümlüydüler. Yüksel Güran bir annedir. Çocuğu öldürülüyorsa ve çocuğunun öldürülmemesi için hiçbir gayret göstermiyorsa ya da belki ölüm gerçekleşmediği halde duruma sessiz kalıyor, direnç göstermiyor ve halen tutumunu devam ettiriyorsa bir iştirak söz konusudur. Kararda da açıklanmış.
Kararda, Nevzat Bahtiyar’ın mahkemedeki beyanlarının doğru kabul edildiği de belirtilmiş. Bu konudaki düşünceniz nedir?
Nevzat Bahtiyar, belki bazı şeyleri gizlemiş olabilir ama mahkeme huzurunda verdiği beyanlar, dosyanın diğer delilleriyle örtüşüyor. “Naaşı ben götürdüm, Eğertutmaz Deresi’ne sakladım.” demişti ve bu beyanlar, kamera kayıtlarıyla örtüştü. Narin’in naaşını evinin ahırına götürdüğünü, orada çuvala yerleştirdiğini, Salim’in battaniyeyi aldığını, anlatmıştı. Bu bilgiler, HTS kayıtlarıyla doğrulandı. Mahkeme; Narin öldürüldükten sonra Nevzat çağrıldı, diyor ve bu konuda ikna da ediyor. Narin’in eviyle Nevzat’ın evi birbirine çok yakın ve HTS kayıtlarına göre olay........
© P24
visit website