Gözünü Açtığın Anda Hayat Yeniden Başlar
Benim gibi altmışlarına yaklaşan bir arkadaşımla sohbet ederken bir anda, “Hayat kırkından sonra başlar,” dedi. Gülümsedim ve sordum “Kırkından mı, yoksa farkından sonra mı?”
Geçmişin yüklerini bırakıp onları sadece birer deneyim olarak yanımıza aldığımızda, ama gerçekten yalnızca bugünü yaşadığımızda mı başlar hayat? Belki de başlangıç, bir yaşa değil, bir fark edişe bağlıdır.
Sohbet bittikten sonra bu sözün sadece kültürel bir deyim olmadığını düşündüm. Sanki daha derin bir yere, kadim bir inanca da dokunuyor. Semavi dinlerde peygamberlerin çoğuna peygamberlik görevinin kırk yaş civarında verilmesi boşuna değil herhalde. Kırk yaşın bir “olgunluk eşiği”, bir “kendini bilme yaşı” olarak görülmesinin sebebi belki de bu. Kırk hem dış dünyanın hem de iç dünyanın daha berraklaştığı, insanın kendini daha net duyduğu bir dönem gibi.
Ama ben bu sözün sınırlarını biraz genişletmek istiyorum. Çünkü bence hayat kırkında değil; gözünü açtığın her yeni günde yeniden başlayabilir.
Belki dün pişmanlıklarla geçti. Belki yarın kaygılarla dolu hissediyorsun. Ama bugün var. Bugün yepyeni bir başlangıç. Ve sen, gözlerini açtığın anda aslında hayatın yeni perdesi aralanıyor.
Bence kırk yaş dediğimiz şey, çoğu zaman gençlik yıllarının koşuşturmacası ve arayışlarıyla geçen dönemden sonra gelen o netlik hâlini ifade ediyor. Hayatın ambalajına kanmadığın........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Joshua Schultheis
Rachel Marsden