MİNNOŞ KEDİ Mİ ÇOCUK MU?
Annem hayvanları çok sever. Hep bahçeli evlerde oturduğumuz için, bahçede beslediği bir kedisi mutlaka olurdu. Ama bu seferki biraz farklıydı… Çünkü annemin kedisi Minnoş’un hikâyesi gözümüzün önünde başladı. Annesi bizim bahçede doğurdu onu. Avlanmayı öğretti, kucağında taşıdı, gözlerini yıkadı… Yani biz bir kedi yavrusunun annesiyle olan bağını, sanki bir belgesel izler gibi seyrettik.
Derken anne kedi sessizce çekildi gitti. Yavru kedi kaldı. Onun yeni annesi, benim annem oldu. Önce bahçenin kedisiydi Minnoş, sonra mutfağın, şimdi salonun başköşesinde. Annem de, birçok hayvan sever gibi, artık Minnoş’tan “kızım” diye bahsediyor. Onunla konuşuyor, onu anlatıyor, ona alışveriş yapıyor.
Hayvan sevgisi insanın kalbini yumuşatıyor, merhamet duygusunu canlandırıyor — buna itirazım yok. Fakat geçen gün oğlumun tepkisi beni durup düşündürttü. Anneannesiyle sohbet ederken birden kızarak şöyle dedi:
— “Anneanne ben kedi miyim? Ya da Minnoş çocuk mu? Aynı sözlerle seviyorsun bizi, olur mu hiç?”
Küçücük bir çocuğun, büyük bir gerçeği dillendirmesiydi bu. Çünkü bir çocuğun, bir hayvanla aynı duygusal dil içinde anılması onun dünyasında yerli yerine oturmuyor. Sevgi güzel bir şey, ama tanım ve yön kaybına uğradığında, çocukların kafasını karıştırabiliyor.
O an fark ettim: Sadece oğlumun değil, aslında tüm çocukların adına içim burkuldu.
Geçenlerde de kız kardeşim Minnoş’un aşılarını yaptırmak için veterineri aradı. Veteriner, “Çocuğu yarın getirin,” dedi. Yani yavru........
© Mir'at Haber
