İBLÎS’İN SUÇU DIŞSALLAŞTIRMASI VE İNAT PSİKOLOJİSİ
Kur’an’ın derinliklerinde İblîs’in inatla hakikatten kaçışına dair ibretli tablolar vardır. Bu bağlamda Sâd sûresinin 82. ayetindeki ifadesinden farklı olarak İblîs, A`râf 7/16 ayetinde sapıklığını Allah’a yükleyerek suçu dışsallaştırmaktadır. Buradaki “suçu dışsallaştırma”, kişinin kendi yanlışını kabullenmeyip sorumluluğu dışsal bir güce yüklemesi; “inat psikolojisi” ise hakikati bilmesine rağmen onu reddetme ısrarıdır. Bu zikzaklı tavır hem inkârın psikolojisini hem de şeytanın insanı yoldan çıkarmak için hangi stratejiyi benimsediğini açığa çıkarıyor. Demek ki insan, yanlışında ısrar ederken suçu kendinde değil de dışarıda ararsa hakikati görse bile ona sırt çevirebilir. O hâlde sorumuz şudur: İblîs’in bu inatçı tutumu, bizim iman yolculuğumuz açısından nasıl bir ibret içeriyor? A`râf 7/16 ayetinin gösterdiği gerçek şudur ki hakikati bilmek tek başına yetmez; önemli olan onu kabullenme cesaretidir. Bu bakış açısıyla İblîs’in “doğru yolun başına oturacağım” sözü, aslında insanın iman ve inkâr arasında verdiği mücadelenin sahnesini tarif ediyor.
İblîs’in Bahaneleri ve İnsan Tavırları
İblîs, yüce Allah’tan talep ettiği yaşam süresini hayır değil şer için kullanmayı tercih etti. Bunu yaparken de kendini değil, yüce Allah’ı suçladı: “İblis dedi: Beni azdırdığın şeye ant içerim ki onlar için elbette doğru yolun başına oturacağım.” (el-A`raf 7/16). Azıtan İblîs’in,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d