Müftülük Makâmında Batı’nın Propagandası
Müftülük Makâmında Batı’nın Propagandası
Bolu İl Müftüsü Hüseyin Demirtaş şöyle diyor:
“Laiklik, din karşıtı bir ideoloji değildir. Dinin devlet işlerine karışmasını engellemektedir.
Laiklik ilkesi; dini, siyasi çekişmelerin malzemesi haline getirmemek için bir güvencedir.”
Bak kardeşim, bu “laiklik” dedikleri şey öyle masum bir şey değildir. Batı’nın bize sattığı, içimize boca ettiği bir ideoloji paketidir. Sözde müftü “Dinin devlet işlerine karışmasını engellemek” diye yutturmaya çalışıyor. Ne kadar da şirinleştiriyor, değil mi? Ama aslında söylediği şu: “Bu memlekette Allah’ın hükmü geçerli olmasın, Batı’nın kanunları geçerli olsun!”
Bir milletin ruhunu, kimliğini, medeniyet damarlarını kesip atarsanız, onu yaşatamazsınız. İşte laiklik, bizim tarihimizde tam da bu operasyonu yapmıştır. “Dinin devlet işlerine karışmasını engeller” demek, İslâm’ın hayat damarlarını kesmektir. Hayat damarları kesilen beden ölür.
Bizim tarihimize bakın: Osmanlı’da din ile devlet birdi, aynı ruhu taşıyordu. Batı’nın çürümüş düzenlerinden ithal edilen “laiklik” ise ümmeti kökünden koparmak için getirildi. İthal malı… Aynı Coca-Cola gibi, aynı fast-food gibi. Yabancı kültürün, yabancı aklın dayattığı bir “sistem virüsü”.
Tıp ilminde “amputasyon” vardır: Kangren olan uzvu kesip atarsınız. Lakin laiklik, kangreni tedavi etmek yerine sağlam organı kesip atmıştır. İslâm, devletin ruhuydu. Onu kesip atarak milleti kangrenle baş başa bırakmışlardır. Bugün ahlâkî çürüme, kimlik erozyonu ve gençliğin değer boşluğu, işte bu amputasyonun acı sonuçlarıdır.
Güvence Yalanı – Tahribat Gerçeği
“Laiklik dini siyasetin malzemesi yapmaz” diyor. Hadi oradan! Laiklik dini korumuyor, dini devre dışı bırakıyor. Koruma diye pazarlanan şey aslında susturma. Güvence dediği, dine kurulan prangadır.
Tarih şahittir ki laiklik, dini siyasetin malzemesi yapmamak şöyle dursun, onu siyasetin celladı haline getirmiştir. Tekke ve zaviyeler kapatılmış, ezan Türkçeleştirilmiş, âlimler sürülmüş, camiler ahıra çevrilmiştir. Diyanet hutbeleri devletin kalemiyle yazılmış, imamlar siyasetin memuruna dönüştürülmüştür. 28 Şubat’ta başörtülü kızlar üniversite kapılarından........
© Mir'at Haber
