İNSAN’IN EN BÜYÜK DAVASI FITRATINI KORUMAK
İnsanın mahiyetine derinlemesine bakıldığında, onun sadece et ve kemikten ibaret bir varlık olmadığı görülür. Vücudunu saran milyarlarca hücrenin, kalbinin atış ritminin, beyninin sinaptik ağlarının arkasında, onu insan yapan bir cevher vardır: fıtrat. Yaratıcının insana bahşettiği bu kod, varoluşun şifrelerini içinde barındırır.
Ne var ki çağımız, bu cevheri bozmak için adeta seferber olmuş durumda. Genetiğiyle oynanmış tohumlardan, yapay et projelerine; pandemilerden küresel politik baskılara kadar her şey, insanı kendi özünden uzaklaştırıyor. Tıpkı vücudun DNA’sındaki küçük bir mutasyonun bütün bedeni hasta etmesi gibi, fıtrat üzerindeki her müdahale de ruhu ve toplumu hasta ediyor.
Kur’ân, bu hakikati asırlar önce haykırdı:
“Bu nedenle Sen yüzünü (ve yönünü) tam bir teslimiyetle Hakk Din’e çevir; Allah’ın (beşer tabiatına uygun olarak gönderdiği) Fıtrat Dinine (ve İslam düzenine) dön ki, (Cenab-ı Hakk) insanları ona göre (fıtrat dinine, doğal ve sosyal dengelere uygun şekilde) yaratmıştır. Allah’ın yaratması (ve kanun koyması) değiştirilemez. (Çünkü fıtrat esaslarına aykırılık felaketlere yol açacaktır.) İşte dimdik ayakta duran (Hakk) Din budur. Fakat........
© Mir'at Haber
