İyiliğin inşası için
Etrafımızda o kadar çok kötülük varken neden iyiliğin hâkim olmasını isteyenler yani daha özelimizde düşünürsek iyiliğin temsilcisi olması gereken biz Müslümanlar bu sorunlara çözüm üretemiyoruz. Bunu sadece bireysel anlamda yaşananlar olarak değerlendirmemek lazım. Hem ferdi ve toplumsal ilişkilerimizde hem de siyasetimizde, yönetim tarzımızda ve uluslararası ilişkilerde yaşanan her türlü olumsuzluklara karşı çareler üretemediğimiz aşikâr. Ve bizler bu konuyu ne kadar dert ediniyoruz, biraz kendimizi muhasebe etmeliyiz. Çünkü Müslümanlığımızın temel mottosu kötülükle mücadele ve iyiliği hâkim kılmak şeklinde formüle ettiğimiz “emr-i bil maruf ve nehy-i ani’l münker” ilkesidir. Kötülük, bireysel düzeyden küresel ölçeğe kadar her yeri kuşatmışken, Müslümanların buna karşı anlamlı bir direnç geliştirememesi ciddi bir sorgulamayı zorunlu kılıyor.
Bu sorgulamayı hem birey hem de toplum açısından değerlendirmeye açabiliriz. Ferdi olarak en büyük sorun, Müslüman algılayışı içerisinde eylem ahlak bütünlüğünün kaybedilmesidir. Çünkü Müslümanlık sadece bireysel bir ibadet ve ritüeller dizisi değil, aynı zamanda toplumun inşasına yönelik kapsamlı bir ahlaki teklif sunar. Buna karşın günümüz Müslümanlığının dinle kurduğu ilişki, çoğu zaman ritüellere ve şekli amellere indirgenmiş durumdadır. Örneğin salih amel dediğimizde aklımıza ilk namaz, oruç, hac vb.........





















Toi Staff
Tarik Cyril Amar
Gideon Levy
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d