menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Orucun erdemi

8 0
05.03.2025

Genel olarak din, muhatap aldığı insana belli bir inanç ilkeleri önerir ve bu ilkeleri kabul veya ret seçeneği biçiminde açıklar. Önerilen ilkelerin ret edilmesi halinde insanın muhataplık konumu farklı değerlendirmeye tabi tutulur ve farklı bir tanımlama yapılır. Önerilen ilkelerin insan tarafından kabul edilmesi halinde, o insan, sadece konumu ve tanımıyla değil, hayatıyla, duyuş ve düşünüşüyle, davranışlarıyla ve bütün ilişkileriyle ele alınan bir varlık kimliği kazanır. Daha doğrusu, amaçlanan varlık kimliğini oluşturacak bir süreci yaşamaya başlar. Önerilen inanç ilkelerinin kabulü (iman), bunların gerçekleştirilmesi demek olan, duyuş, düşünüş, davranış ve ilişkiler aynı zamanda yürürlüğe girerler (ibadet). Böylece din, iman ve ibadet sütunlarını içerdiği ve gerçekleştirildiği ölçüde, anlamını, işlevini, önemini ortaya koyma imkânına kavuşur.

Vahiy edilmiş olmakla birlikte, çeşitli şartlar ve dönemler içinde, kökenlerinden, asliyetlerinden uzaklaşmış, bulanıklaşmış, yabancı duyuş, düşünce ve görüşlerle yozlaşmış dinler, her ne kadar, iman ve ibadet öğelerine sahip görünseler de, başlangıçlarındaki özgüllüklerini ve temel niteliklerini yitirmişlerdir. Bu durumlarına rağmen, kabul edilmeleri, onların bu konumlarının doğru oldukları anlamına gelmez.

Öte yandan, vahiy kökenli olmadıkları halde, zaman içinde insanlar ve toplumlar tarafından “din” olgusu yerine ikame edilmiş birçok inanç sistemleri veya akımlarıyla da karşılaşılmaktadır. Sözgelimi Hindistan kıtasında bu........

© Milli Gazete