Asrın meymeneti
Bütün bir asrı etkileyen, sonra taşıp tüm zamanları ve insanları manipüle edebilen ağlak Yahudi ajitasyonu, her memlekete uğrayan suların başını tutar. Bir yandan ‘Ama İsrail içinde barış isteyen Yahudiler de var’ gibi varsayımlar bomboş, saçma sapan bir hezeyan olarak nitelenebilir. Böyle bir varsayım için İsrail denen şeyi toprak bütünlüğüne sahip bir memleket diye kabul etmek gerekir ki gasbetmeye kalktıkları Filistin toprakları üstünde devlet oluşturduklarına dair hezeyan yalnızca onları bağlar. Hasbelkader İsrail içinde bulunup barış isteyenler önce oradan çıkmalı, başlı başına barışa engel teşkil eden oluşumun içinde bulunmaktan kaçınmalıdır. Herhangi bir Yahudi, İsrail denen şeyi tanımamış ve vatandaşlık almamış olsa, orada bulunup işgalci diye konumlandırılmayı üstlenmez. Bulunursa da barıştan anladığı diğer insanlarla aynı olmaz. O istese istese kendisine, ailesine, ırkına, inancına dokunulmasın derdindedir. Bir yandan orada terör unsuru olarak birikmek, yeryüzüne yayılmış sapık ruhluları bir araya getirip topluluk teşkil etmek, sonra sistematik biçimde yerlileri tezikkin etmek; sürmek, öldürmek, toprağını ve malını gasbetmek, devlet ama zalim bir devlet diye tanımlanmak için kifayet etmez. Doğru olan tanımamak, zulme meşruiyet sağlamamaktır. Bir şekilde bu oluşumun vatandaşlığını kabul eden tepeden tırnağa barış arzusuyla dolu olsa ne fark eder? Tanıyan, terör olarak tanımlanan, işteşlik kuran, kime karşı barış isteyebilir?
Filistin içinde barış isteyen Araplar, inananlar açısından nasıl karşılanırsa, barış isteyen Yahudiler de İsrail oluşumu tarafından öyle karşılanır. Nitekim Filistin içinde Yahudi oluşumunu........
© Milli Gazete
