Asrın Briketi
Bir deprem yaşanır. Sonuçtur ama geçip gitmez. Kurumları, kuralları, kullarıyla kayıtsız kalıp o zamanlar müteahhit, ev sahibi, belediye sorumlu tutanlar, bugün de gerçekleşen her olaydan belediye sorumlu tutar. Sorumsuzluk ve başkalarına suç atma, hemen her konuda olduğu gibi halk nezdinde karşılık bulur. Halk, sorumlu olanların sorunlu olduğunu, sorunlu olanlarınsa sorumsuz davrandığını fark etmez. Şimdilerde ihaleleri üstlenip voleyi vuran inşaat şirketleri, depremin mutlak kahramanı olup çıkar. Her meşum olayda mikrofon başına geçen cenaze levazımatçıları yine ölüm oranları bildirir. On il denir, hangi birine yetişilsin denir, ihmal denir; bari bir merkeze yetişilse enkaz altındakilerin tamamı ölüme terk edilmez. Aradan belli bir müddet geçince toplam sayının kaç olduğu bile merak edilmez. Herkes yapması gerekirken yapmadığıyla, yapmaması gerekirken yaptığıyla, yaşaması gerekirken yaşayamadığıyla kalır.
Mesele gerçekleşmiş bir olaya zamanında müdahale edip etmemek kadar basit olsa herhalde üstesinden gelinir. En azından her defasında yapıldığı gibi manipüle edilir, çarpıtılır, tevile başvurulur, geçiştirilir. Ancak bir önceki yaşanan ya da yaşatılanla aradaki mesafe açıldıkça sorun kökleşir. O zaman mevzu üstüne bugüne değin ne yapıldığı, ne yapılmadığı düşünülür. Üstelik vazgeçilmez, anlaşılmaz, kesif, vıcık vıcık harç ve dahi beton sevdasına müptela olmuş mülk sahipleri, yasayıcılar, yürütücüler, olası etkileri, yan etkileri, sonuçları hesaplamamak üstüne sorumlu tutulur. Tutulmalıdır. Heyhat o da olmaz, hem kimin........
© Milli Gazete
