menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kralın Soytarıları

13 0
17.09.2025

Bir uzaklaşma, düşme, kendini ansızın yuvarlak bir gezegenin üzerinde bulma olarak hayat gerçekte nedir? Hakikati bulma arayışı mı? Kaostan düzen elde etme uğraşı mı? Eksikliğini tamamlama hevesi, bütünü görme içgüdüsü mü? Bir geçiş kipi, bir kapıdan girip ötekinden çıkma yolculuğu mu? Yere çarpmanın etkisiyle uyuşan bilinci yeniden kendine getirerek hayatı anlama ve anlamlandırma çabası mı? Karanlığın ortasında biteviye sağa sola çarparak yaralanma ya da belki parlak bir ışığa tutunarak büyülü vadilerde kısa süreliğine eğleşme, bir tutunma gayretidir hayat, kim bilir? Sonuçta bunlardan biri, birkaçı veya hepsi olabilir vaziyete göre… Ne olduğunuz, neden ibaret olduğunuz bu gezegenin neresinden, hangi penceresinden baktığınızla ilgili biraz da… Değişmeyen şeyse bütün bu çalkantıların ortasında, bütün bu yolculuk boyunca hoşa giden ve gitmeyen, bazen zenginleştirip çoğaltan, ufkumuzu açarak yeni vadilere ulaşmamızı sağlayan, bazen de yolsullaştırıp azaltan, çehremizin üzerine kara bulutlar yığarak bulunduğumuz yere hapseden sayısız göstergeye muhatap olduğumuz, onlardan kendimize uyanı alıp uymayanların yanından geçtiğimiz, bazen kırılıp dökülerek bazen de derlenip toparlanarak yolumuza devam ettiğimizdir. İran şairi Feridüttin Attar’ın Mantıkuttayr adlı eserindeki kuşlar gibiyiz yani, önümüzde bir kılavuz, başımızda bir kral, bir vadiden ötekine savrulup duruyoruz. Hepimizin bir son durağı, takılıp kaldığı bir vadi, sonsuzluğa nokta koyduğumuz bir dönemeç, bir kavşak var.

Yirmi küsur yıl önce okuduğum Faust’u yeniden okumak bana bu satırları ilham ettirdi. Bu büyük trajedi aslında yukarıdaki sorulara verilmiş dağınık, derme çatma ama yine de insan iradesinin bazen göğün en üst katlarına çarpan uğultusunu benliklerimize ulaştıran sarsıcı cevaplardan ibaret. Bu trajedinin döne dolaşa insana anlatmaya........

© Milat