Savaşın akıl ve hikmet yönü
Donald Trump’ın açıkladığı son “ateşkes planı”, barıştan söz ediyor gibi gözükse de, yeni bir vesayet sürecine işaret eden bir teslimiyet teklifiydi. Plan, Filistin direnişini köşeye sıkıştırmak için kurgulanmış diplomatik bir tuzaktı: “İmkânsızı teklif et, reddedildiğinde muhatabını aykırı ve uzlaşmasız olarak ilan et.”
Washington, Hamas’ın böyle bir planı kabul etmeyeceğinden emindi. Bu reddin ardından Tel Aviv, “Hamas barış istemiyor” söylemini uluslararası kamuoyuna servis edecek, Batı başkentlerinde “İsrail’in yapacak bir şeyi yok” algısı üretilecekti. İsrail hem saldırganlığını sürdürecek hem de bunu, “ateşkesi reddeden Hamas” bahanesiyle meşrulaştıracaktı.
Ancak Hamas beklenenin aksine bu oyunu ustalıkla bozdu. Ne duygusal bir reddiye ne de öfkeyle yazılmış bir açıklamada bulundu. Tam tersine, diplomatik ve stratejik zekâyı birleştiren hikmetli bir metinle süreci yeni bir yöne çevirdi. “Evet, ama…” anlamına gelen şartlı bir yanıt vererek hem Trump’ın hem de İsrail’in kendi iddialarındaki samimiyetin test edilmesine imkân sağladı.
Hamas’ın yanıtında doğrudan reddetme bulunmuyor. Ancak planın özü olan işgalin meşrulaştırılmasına da izin vermiyor. Açıklamada, “Saldırganlığı durdurmak, işgalin son bulmasını sağlamak ve Filistin halkının yerinden edilmesini engellemek amacıyla müzakerelere açığız” deniliyor. Bu ifade, planın içindeki tuzak cümleleri etkisizleştiren diplomatik bir manevra olarak düşünülebilir. Hareket böylece “barış istemeyen taraf” yaftasından kurtulurken, süreci kendi ilkeleriyle şekillendirme alanı da açmış oldu.
Cevabın en dikkat çekici yönü, esir takası ve ateşkesin birbirine bağlanması. Hamas,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d