menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kahvaltıyı ayakkabıya tercih eden çocuk – Yusuf İpekli Yazdı

13 0
06.09.2025

Haftanın dört günü evimden çıkmadan diyet listeme uygun bir biçimde kendime göre mükellef bir kahvaltı yaparak, arabama biner otuz dokuz kilometre ötede, özel eğitim alanında faaliyet gösteren okuluma, görevimin başına giderim, emekli olmama karşın…

Yol uzun.

Uzun yol deyip geçmeyin. Sabahın körü. Neyse ki Ankara’yı bilen bilir güzergahım çevre yolu olduğu için trafik yoğun değildir.

Eskiden tutkum olan hız belki de trafik cezalarının yüksekliği ya da trafikte ceza yazmak için özellikle kurulan tuzaklar yüzünden artık ilgi alanımda değil.

Kendime en uygun şeridi seçer çukurunu, tümseğini artık adım gibi bildiğim yolda aheste aheste ilerlerim.

Sabah beş ile yedi buçuk arasında okuduğum köşe yazıları, gece yaşananlar, makaleler, iletiler, resmi gazetede okuduğum atamalar, ilanlar, yasa maddeleri, kararnameler, kararlar, akşam okuduğum kitabın belleğimde kalan cümleleri beynimde döner durur.

Bazen şiire dönüşür okuduklarım bazen köşe yazısına, öyküye, denemeye…

Hatıralara gider gelirim. Bazen gülümserim garip garip bazen iki damla yaş süzülür gözümden.

Yine böyle bir sabah güzergahta radyodan dinlediğim bir haber, daha doğrusu çocuk sesi / sitemiyle irkildim.

Öteden beri, bin bir türlü hırs, zulüm ve hırsızlıkla hatta hiç çekinmeden çalıp çırparak, gayri meşru yollardan servet edinenlerin bir ayakları çukura yaklaştıkça çeşitli kulüp, dernek veya vakıf adı altında genellikle gösteriş veya siyasi rant elde etmek için yaptıkları miktarı küçük reklamı etkileyici yardımlardan rahatsız olmuşumdur.

O gün seyir halindeyken sürekli dinlediğim radyodaki haberin de böyle bir organizasyonun sonucu olduğunu tahmin etmekte hiç zorlanmadım. Ancak haber içinden gelen o ses beni çok derinden etkiledi.

Beş altı yaşlarında bir çocuk bütün masumluğu ile diyodu ki, “Keşke ayakkabı yerine kahvaltı getirseydin abıla…”

Boya küpüne batıp çıktığı ses tınısından anlaşılan yardımsever (!) hanım teyze, Sen hele bu ayakkabıyı al kahvaltıyı da sonra getiririz. Hem biliyor musun, kahvaltıyı bir kere yiyeceksin bir kere karnın doyacak ayakkabıyı günlerce giyeceksin.

Allak bullak olmuştum.

Bir anda kendimi çocukluğumda buldum. Babamın biri yazlık biri kışlık aldığı iki çift kara lastik geldi yan koltuğa........

© Medya Siyaset