Kâhyanın keyfini yapmak
Sunay Akın’ın “Geyikli Park” kitabından öğrendim Haydarpaşa Numune Hastanesi’nin ilk kapıcısını.
Onun sıkı kontrolü olmadan kimse hastaneye giremediği gibi dışarı da çıkamazmış. Laf anlatmak da bayağı zormuş Yaver Ağa’ya. Zorunlu Afrika göçmeni, kara derili ve ince sesli bu adamın dediği dedik çaldığı düdükmüş. Vakti zamanında Sultan Abdülaziz’in oğlu Yusuf İzzettin’in Çamlıca konağında harem ağasıymış. Oradan kalan forsunu hastanenin kapısında sürdürmekteymiş. Eee, ince sesinin nedeni de malum.
Anlaşılan kendi iktidarın elinden alınmış bile olsa başkasının iktidarı adına güç sahibi olunabilirmiş. Demek bir efendinin kâhyası olmaktan dolayı ipleri sımsıkı elinde tutarmış Yaver Ağa. O zaman anladım “Keyfimin kâhyası mısın?” deyişinin gerisindeki anlamı.
Amerika’ya gelmeden önce Venezuela benim için görülmesi gereken doğa harikası bir cennetti. Ben hâlâ göremedim ama tanıştığım Venezuelalılara göre bir cehennem. Tanıştıklarım hepsi komünizm yüzünden memleketlerini terk edip Amerika’ya göçenler. Komünizm öncesi dönemin seçkin ve zenginleri. Komünizmden kaçırabildikleri ne varsa yüklenip Amerika’ya taşınan erkeklerin dertleri neye yatırım yapacakları iken kadınlar bambaşka bir dertten mustarip; ev işlerinden.
“Benim evimde pek çok kişi çalışırdı. Yemeğimi yapan aşçı başkaydı, mutfağı derleyip toplayan başka. Bahçeye bakan ayrıydı, çocuklarımı okula beni alışverişe götüren şoför başka. Burada hiçbiri yok. Hepsi neyse de Amerika’da en zor olan ev temizliği. Ben ne anlarım temizlik yapmaktan, hizmetçi miyim ben?” diye yakınan bir genç hanıma “Ayy hiç sorma, benim ülkemde de ev temizliğine gelen kadınlar vardı. Sabahtan gelip akşama kadar çalışır, temizlik, çamaşır, ütü, ne iş verdiysen hepsini yapar ve karşılığında gündelik alırlardı. Buradaki temizlik şirketlerinin eve girmeleriyle çıkmaları bir oluyor. Saatlik ücret aldıkları için aynı gün bilmem kaç ev dolaşıyorlar. Ancak hiç iş bilmiyorlar, onlar gittikten sonra evi bir de senin temizlemen gerekiyor. Nerede kalmış çamaşırı, ütüsü” diye dert ortaklığı yaparken yakaladım kendimi. Yakaladım ve çok utandım.
Eskinin hizmetçili düzeninin bir elemanı olan kâhya üzerine hiç kafa yormadığımı fark etmem de o nedenle oldu. Artık kâhya falan kalmadı elbette ama “keyfimin kahyası” lafının kölelik düzeninin uzantısı olduğunu böyle fark ettim. Eskiden bizim ülkemizin zenginlerinin evlerinde de Venezuelalıların anlattıkları gibi türlü çeşit çalışan olurdu. Konağın ya da yalının çalışanları bodrumda ya da müştemilatta dip köşe bir odacıkta uyur, efendilerinin uyumadıkları zamanlarda da istekleri yerine getirirlerdi. Mutfağın bir köşesinde gizlice ve sessizce........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Rachel Marsden