menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

HİKAYENİZ BİTMEDİ

8 0
18.11.2025

Her dönemde insan ötekileştirmek , etiketlemek ve yargılamak koşullara göre değişmiş durumda. Nerede okuduğumu anımsamıyorum ama şu cümleler beni çok etkilemişti.

“Orta Çağ'da cüzzamlılar, toplumun dışına atılan bedensel bozukluk taşıyıcılarıydı. Ancak Rönesans’tan itibaren cüzzamlılar tarihten silinmeye başlar ve onların boşalttığı "dışlama hareketine” deliler ve cinsel hastalık taşıyanlar yerleşir.

Bu "yer değişimi", dışlamanın nesnesinin değiştiğini ama mantığının sabit kaldığını gösterir.

Toplumun 'ötekileştirme refleksi' hep canlıdır.

İnsanın var olduğu her noktada ötekileştirme, çirkin bir biçimde devam etmektedir.

Oysaki hikayesi devam eden bizler için hayatın karşımıza neler çıkarabileceği, ilahi gücün ödül/ ceza sistemi çerçevesinde hayata devam ettiğimizi unutarak yaşıyoruz.

Tüm bunları yazmamıza neden olan konu bu kez Manisa’dan geldi. Turgutlu’daki bir okulda görev yapan bir öğretmenin, otizmli bir kaynaştırma öğrencisine olan tutumunun, aslında ötekileştirme öfkesi olduğunu üzülerek izledik.

Yasalarda gereğini yaptı zaten.


Ancak bu davranışın kişiye özel olduğunu düşünürken birden bire olay sonrası yapılan açıklama yüreklerimizi dağladı diyebilirim.


Bu vahim açıklamada, otizimli bireyin çevreye ve arkadaşlarına şiddet gösterdiği, okulun huzurunu bozduğu, okulda kaynaştırma öğrencisi olmaması gerektiğine dair söylemler ötekileştirme refleksinden başka bir şey değildi.

Otizmli bu çocuk sağlıklı olsaydı bu konu daha farklı konuşulabilirdi değil mi?

Çocuğun ensesinden tutarak , okul merdivenlerinden aşağıya fırlatmanın makul açıklaması, okulda huzuru bozuyordu açıklaması olmamalıydı. Bu vahim açıklama sonrası ne değişti ?

Bu açıklama öncesinde otizmli çocuğa, nasıl yaklaşım sergiledik. Bu daha da önemliydi.

Bu öğrenci özelinde sormak istiyorum. Otizmli bireye sevgi ile yaklaşılsaydı da, okuldaki durumu farklı olur muydu.

Pedagojik eğitim alan herkes aynı cümleyi kuruyor. Çocuklar beyaz defter gibidir. Sen ne yazarsan çocuk onu taklit eder. Bu beyaz deftere neler yazıyorsunuz hiç düşündünüz mü?

Ötekileştirmek yerine, kabul gösterip sevgi ile beslense durum daha farklı olurdu. Bu çocukların daha fazla sevgiye ve ilgiye ihtiyaç duydukları gerçeğini kabul edelim.

Bazı vakalarda, kurallara göre değil kalbimizin sesini dinleyerek yaşamak gerekir.

Yaşam üzerindeki hikayemiz henüz sona ermedi. Bizim başımıza da gelebilir ihtimaline dair empatik yaklaşımı hayatlarımıza yerleştirmeli ve buna göre........

© Manisa Meydan Gazetesi