menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kişisel süper zeka Diyarbakırlı genci düşünür mü?

18 2
19.08.2025

Bazı yapılar sessiz yükselir. Bir gün onların adını ilk kez duyarsınız ama çoktan birçok karar alınmış, yollar çizilmiş, rotalar belirlenmiştir. Meta’nın Süper Zeka Laboratuvarı da o yapılardan biri. 30 Haziran 2025’te Mark Zuckerberg'in kurduğu bu laboratuvarın kuruluş tarihi belki aylar öncesine dayanıyor; fakat asıl mesele, bugün geldiği görünmez yoğunluk. Hareketin arttığı, perde arkasındaki bileşenlerin görünür ipuçlarına dönüştüğü bir eşik bu.

Peki bu laboratuvar ne yapıyor? Ne amaçlıyor? Daha da önemlisi: Biz bu gelişmenin neresindeyiz?

Zuckerberg, geçtiğimiz çeyrek raporunda Meta’nın geleceğini tek bir ifadeyle özetledi: “Personal Superintelligence” yani herkes için kişisel süper zeka. Planlamalara göre yapay zekâ artık bir sohbet robotu değil, kişiselleşmiş bir akıl partneri olacak. Sizi tanıyan, geçmişinizi hatırlayan, tercihlerinizden öğrenen, duygularınızı analiz eden bir zihin yardımcısı...

Bu vizyon, bugün elimizdeki modellerin çok ötesinde bir güce ihtiyaç duyuyor tabi ki. Meta da bu amaçlarını gerçekleştirebilmek için, sessizce bu devasa organizasyonu kuruyor. Bu laboratuvar, yalnızca bir teknoloji merkezi değil; geleceğin zihinsel mimarisini inşa etmeyi hedefleyen bir yapı. Üç temel alana yoğunlaşmış durumdalar: kendini geliştiren sistemler, çoklu duyusal zeka ve insan benzeri akıl yürütme becerisi.

Geliştirilen modeller, yalnızca veriyle öğrenmiyor; aynı zamanda kendi düşünme biçimlerini gözlemleyip yeniden yapılandırabiliyor. Bir yapay zekâ, örneğin pazartesi sabahları kararsız kaldığınızı fark edip kahve önerisinde bulunabiliyor. Bunu takvime değil, önceki davranışlarınıza ve duygusal verilerinize göre yapıyor. Sizi yalnızca takip etmiyor; sizi sizden öğreniyor.

Bir diğer boyut ise, bu zekânın çevreyi çoklu duyularla algılaması. Bir videoyu izlerken hem konuşmacının ses tonundaki kırılmadan üzüntüyü sezebiliyor, hem görüntüdeki yüz ifadesinden korku sinyali alabiliyor, hem de fondaki müzikten gerilimi tespit edebiliyor. Bu bilgiler birleştiğinde, örneğin bir çocuğun izlediği içeriğin duygusal yükünü ölçüp ebeveyne şu uyarıyı gönderebiliyor: “Bu içerik çocuğunuzun duygusal durumunu olumsuz........

© Kısa Dalga