Kadının mirası meselesi
Geçtiğimiz cuma Diyanet’in camilerde verdiği hutbe yine gündem oldu biliyorsunuz. Hatta hutbenin bir iki cümlesi öyle bir gündem oldu ki, hutbede değinilen pek çok doğru şeyin önüne geçti. Kadınların mirastan pay alması meselesinden söz ediyorum. Hutbede şöyle deniyordu: "Karşılıklı rıza olmadan Yüce Rabbimizin koyduğu miras ölçüsünü değiştirmek ilahî adalete aykırıdır. Dolayısıyla kişinin; kız çocuklarını mirastan mahrum bırakması, kız çocuklarının da Allah’ın takdir ettiği hakka razı olmaması kul hakkıdır."
Dikkate değer onlarca cümle görmezden gelindi ve bu cümle sanki çoook büyük bir yanlış yapılmış gib öne çıktı. Tartışmanın boyutu “zaman değişti, eskide kaldı onlar, kadınların hakkı yenemez” çerçevesinde oldu takip ettiğim kadarıyla. E iyi hoş da, tartışıp durmak, dinde bu emrin varlığını değiştirecek mi? Tabii ki hayır! Niye tartışıp duruluyor o zaman? Anlamadan, dinlemeden, konunun tüm yönlerine vakıf olmadan “kadınlar mirastan ⅓ pay almasın ½ alsın” demek neyi değiştirecek? İnsanlar, tartışmayı çok seviyorlar, bu su götürmez bir gerçek. Halbuki bazı konular tartışılsa da değişmez. Miras ile ilgili hükümler de bunlardandır. Konunun detaylarınından bu yazıda söz etmeyeceğim ama şundan söz etmek istiyorum:
Teşbihte hata olmaz, İslam bir paket programdır. Sınırları, çerçevesi ayetlerle sabittir. Bu paket programı aldığın zaman yani teklifi yüklendiğin zaman ona, koşulsuz uymak için kabul etmiş olursun.........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein
John Nosta
Joshua Schultheis
Rachel Marsden