menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bizde ideolojilerin çatışma alanı: Eğitim

27 26
12.11.2025

Ülkemizde “Cenazelerimizin namazını kıldıracak adamlar bulunamaz olduk” tarzı şikâyetlerin vicdanları titrettiği bir dönemde İmam-Hatip Okulları açıldı ve kısa zamanda halkımızın teveccühüne mazhar oldu. Nice isimsiz kahramanlar bu okulların harcıyla karılıp tuğlasıyla örüldüler. Benim de mensubu olmaktan onur duyduğum bu okulların halk (seçmen) nezdindeki itibarı ve sayıları arttıkça siyasetçilerin iştahı da aynı oranda kabardı.

Zaten eskiden beri ideolojik sebeplerle İmam-Hatiplere karşı olan bir kitle vardı. Yine de bu okullara türlü şekillerde destek veren büyük kitle, özellikle mezun ve mensupları, söz konusu okulları siyasetten uzak tutmaya özen gösteriyor, sadece ilimde ve meslekî donanımda ilerlemelerini istiyorlardı. Fakat ülkemizdeki siyasal ve ideolojik kamplaşma da dünyada bir benzeri az görünür derecede derinleşiyordu.

Nihayet 1970 başlarından itibaren İmam-Hatip Okulları siyaset ve ideolojinin içine çekilmeye başlandı. Bu okulların mezun ve mensupları siyasal ve ideolojik istismarlara bir süre direndiler; ne var ki –İmam-Hatip Okullarına ideolojik ve şartsız karşıt olanların da tersinden katkılarıyla- o dirençler bitirildi.

İmam-Hatiplerin ideolojik karşıtları, bu ülkenin tüm eğitim kurumlarına en büyük kötülüğü 28 Şubat (1997) kararlarının uygulanması sürecinde yaptılar. Şimdi karşıtlarının “yandaş” dediği medya organlarının çoğu da o zamanlar bu zulme cümbür cemaat alkış tutuyorlardı.

Akademi de öyleydi. Ben Sivaslıyım. O günlerde Sivas Cumhuriyet Üniv. İlâhiyat Fakültesi Dekanı olan bir meslektaşım benimle bir hatırasını paylaşmıştı: YÖK, o süreçte bu fakültemizin........

© Karar