menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Biyolojik ‘sınıf sistemine’ mi gidiyoruz?

12 5
previous day

Yapay zeka, internet ve bir embriyo… Dünyaya gelecek bebekler için ‘en iyi genetik paketi’ seçmek mümkün olsa da çok tartışmalı. Üstelik bunu öneren şirketler, sadece “doğacak çocuğunuzun sağlığı” için çalıştıklarını söylüyor. Ama işin ucu, zekadan boy uzunluğuna, diyabet riskinden olası şizofreni puanına kadar gidince, mesele sadece sağlık olmaktan çıkıyor.

dını daha çok duymaya başlayacağınız bir şirket: Orchid Health. Kurucusu Noor Siddiqui, Stanford mezunu bir bilgisayar bilimcisi. Ona göre bebek sahibi olmak artık bilimin işi. Siddiqui’nin kurduğu sistem, embriyolardan alınan minicik hücrelerle, binlerce genetik rahatsızlığı tarayabiliyor. “Bunların çoğu monojenik” diyor, yani tek bir genin bozulmasıyla ortaya çıkan rahatsızlıklar. Ancak şirket burada durmuyor. Özel algoritmalarla oluşturulan “poligenik risk puanları” sayesinde, embriyolar alzheimer, kanser, bipolar bozukluk gibi çok faktörlü hastalıklar açısından da değerlendirmeye alınıyor.

Yani artık çocuk seçmek, lise tercihinden daha zor: Bu embriyo biraz obez olabilir ama bipolar riski düşük. Diğeri daha uzun ama alzheimer’a yatkın. Bir başkası yaratıcı olabilir ama şizofreniye açık. Tabloda üç satır aşağı iniyorsunuz: işte karar anı. Yeni nesil ebeveynlerin karşısındaki exel dosyası doğacak çocuklarının ‘gelecekteki garantisi mi olacak?’

Rus ruleti…

Bilim ilerliyor ama tartışma büyüyor. Genetikçiler arasında büyük bir ayrım var. Harvard’dan Peter Kraft, poligenik puanlamanın henüz klinik düzeyde anlamlı bir doğruluğa ulaşmadığını söylüyor. Amerikan Tıbbi Genetik ve Genomik Koleji ise, bu tür embriyo taramalarının klinik olarak sunulmaması gerektiğini açıkça belirtiyor. Stanford’dan Svetlana Yatsenko ise daha sert konuşuyor: “Bu sistem Rus ruleti gibi.” Özellikle embriyodan alınan hücrelerin çok az olması nedeniyle, yapılan genom analizlerinin güvenilirliği ciddi şekilde sorgulanıyor.

Orchid ise farklı düşünüyor. Şirket, sundukları risk puanlarının “istatistiksel olarak güçlü ve klinik olarak anlamlı” olduğunu savunuyor. Embriyo taramasının, çocukların sağlıklı doğma ihtimalini artırdığını, hatta bazı nadir hastalıkların artık doğmadan engellenebildiğini söylüyorlar. Kısacası, “Tanrı’yı oynamıyoruz, sadece onun kodunu biraz daha iyi çözmeye çalışıyoruz,” diyorlar.

Ama işin içine sosyal ve kültürel boyutlar girince, işler karışıyor. Şirketin ana yatırımcıları arasında Peter Thiel, Coinbase CEO’su Brian Armstrong, hatta Musk’ın ortağı Shivon Zilis gibi isimler var. Bu kişilerin ortak noktası? Hepsi “doğurganlık krizi” adı altında, daha fazla ve daha “nitelikli” çocuk yapılmasını savunuyor. Pronatalizm dedikleri bu ideoloji, düşen doğum oranlarını “medeniyetin çöküşü” olarak okuyor. Ve çözüm olarak, zenginliğin ve genetiğin bir araya geldiği yeni bir insan üretim sistemini öneriyor.

Orchid şu anda ABD’de yüzün üzerinde tüp bebek kliniğiyle çalışıyor. İlk “Orchid bebekleri” geçtiğimiz yıl doğdu. Şirket, kaç bebeğin bu sistemle seçildiğini açıklamıyor. Ancak müşteri profili çok net; yüksek gelirli, teknolojiye meraklı ve “çocuğunu optimize etmeye” istekli........

© Karar