Maçka'nın Yedi Veren Gülleri
Belki sorarsınız "Neden yediveren gül?" diye. Ben düşlerini, hayallerini, heyecanlarını ve ömrünü bir fikir, bir hedef, bir misyon uğruna yaşayan insanların yetiştiği yer olmasından dolayı bu ismi çok beğeniyorum Maçka için!
Ne yazık ki Maçka bu yediveren güllerine çocuğunu erken kaybetmiş bir baba gibi davranıyor! Öksüz kalıyor bu sanatçılarımız ve edebiyatçılarımız! Bu değerlerimizi öksüz bırakmayacak tek şey Maçka'yı yönetenlerin onlara sahip çıkmasıdır! Ama ne yazık ki bir aileye gelmiş üvey anne ve baba gibi davranıyorlar bu değerlerimize!
Benim amacım "ahde vefa"nın olmamasına sitem etmek değil, bu "ahde vefa"nın yöneticilerde bile eserinin kalmamasıdır ve de buna duyduğum sonsuz üzüntüdür. Ölüler toprağa gömülür, hatıralar yüreğe!" Toprak mı vefalı, yürek mi bilmiyorum!" demiş Abdurrahim Karakoç. Bu sözden sonra Özdemir Asaf'ın şu sözü aklıma geldi:
"Bunca vefasızlıktan sonra, bazılarının ederi kalmadı artık gönlümde! Kaç’a deseler, hiç’e sayarım!"
Maçka, yıllardan beri onlarca ressam, şair, yazar, genel anlamda sanatçı yetiştirdi. Bunları anacak ne yazık ki yönetici yetiştiremedi veya henüz bulamadı! Neyse, lafı uzatmadan hazır "ahde vefa"dan bahsetmişken size bir sanatçımızı tanıtayım.
1941 yılında Maçka'nın Soldoy köyünde doğdu. On iki plak, on bir kaset yaptı! Asıl mesleği yorgancılık; ama yorgancılık yapmadı. Kendisi gibi beş oğlu kemençeci... Pek çok Karadeniz eserini bedelsiz verdi. "Kanlı Nigar ve Aşkımızın Fındık Kabuğu" adlı tiyatrolarda oynadı.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon
Constantin Von Hoffmeister
Mark Travers Ph.d