KRİZLE YÖNETİLMEK
Toplumların hayatında 50 yılın, 100 yılın önemi olmaz; yeri gelir beş yılın, on yılın, on beş yılın çok büyük önemi olur ve her birisi, kilometre taşı değeri taşır. Gösterilen başarı ya da başarısızlık derin izler bırakır. Osmanlının Fetret devri gibi, Cumhuriyetin ilk on beş yılı gibi…
Planlı, programlı kalkınmayı, gelişmeyi, halkını saygın ulusların düzeyine çıkarmak isteyen siyasilerin ve yönetim kadrolarının bilgelikleriyle, öngörüleriyle, ileri görüş ve düşüncelere sahip olmalarıyla, ısrarlı, kararlı, inançlı tutumları ve ilerlemeye bağlılıklarına gösterdikleri inatla, başarıya ulaşırlar. Her fırsatta aklın, bilimin yöntemlerini, tekniklerini kullanırlar.
Kalkınmış, gelişmiş, ilerlemiş uluslara baktığımızda gördüğümüz budur: Akıl, bilim, teknoloji, sanayi ve tarım onların olmazsa olmazlarıdır. Hiçbir koşulda bu konularda ödün vermezler…
Plan ve program aksatılmadan yürütüldüğünde kısa bir sürede-ulusların hayatında beş on yıl-toparlanıp ayakları üzerinde durmada çok büyük değer kazanır; her biri ileri yürümede atılmış çok büyük adımlar olurlar. Başka ülkelere bağımlılıkları azalır. Aksi olduğunda o toplum zincirleme yanlışlıkları kriz olarak yaşar ve tökezler.
Cumhuriyet kurulduğunda çok gerilerde olan bir toplum, on beş yıl içerisinde dünyanın güçlü, saygın ulusları arasında yerini aldı. Karnını doyurdu, sırtını giydirdi, salgın hastalıklardan kurtuldu. Açtığı fabrikalar, yaptığı yollar, köprüler, eğitim öğretimdeki atılımları, çağdaş bir ülke ve toplum olmak için aklı ve bilimi vazgeçilmez kıldı, parasının değeri, devletin itibarı arttı… Bireyleri onur duydu. İkinci Dünya Savaşı olmasaydı çalışmalar, başarılar çok daha ileri aşamalara götürülebilirdi. Düşünebiliyor musunuz 35’li yıllarda bu toplum uçak yapıyor,........
© Karadeniz'de sonnokta
