Teknoloji Kibri ve Dijital Narsisizm
GÜN geçmiyor ki yeni bir kavramla tanışmayalım.
Yaşadığımız çağın hakkını vermek ve bulunduğumuz zamanın aktif bir okur yazarı olmak bir mecburiyet. Kendimizi izole edemeyiz. Sosyal çekilmeye imkân tanıyamayız. Bu, hayattan kopmak ve bulunulan zamanın sorularına kulak tıkamak olur. Sorulara tıkanan kulakların daha sonra devasa problemlerle karşı karşıya kaldığı da hepimizin malumu ve tecrübeyle sabit.
…
İNSANLIK hiçbir zaman kibrini gösterecek yerler ve hususlar bulma konusunda zorlanmamıştır. Daima egosunu parlatacak mevzular bulmuştur. Kimi ırkıyla kibirlenmiş, kimi mensup bulunduğu boyu ve obasıyla… Kimi ilmiyle, bilgi ve becerisiyle kibirlenmiş kimi de güzelliğiyle, endamıyla. Zanaatıyla kibirlenenler olabildiği gibi sanatıyla bu vartaya düşenler de vardır. Yaşadığı coğrafyanın ürünleriyle bile kibre düşenler var kendisinin bakım vermekten öte bir emeği olmamasına rağmen.
Kendi dininin dindarı olmadığı halde başkalarına karşı bununla övünüp kibirlenenler pek çoktur. Aynı şekilde aidiyet duyduğu meşrebin üstünlüğü üzerinden başkalarını dövmek isteyenlere de daima rastlanmıştır. Kısacası hepimizin bir biçimde tanıdığı bir duygudur.
…
TEKNOLOJİK KİBİR şu an üzerinde yaşadığımız dünyanın önde görülen çeşitlerinden birisidir. Mesele o kadar içimize sirayet etmiştir ki, normal bir mesele konuşur gibi lakırdılarımıza meze olabilmektedir. Üç yıl kadar önceydi. Bir arkadaşım vefat eden annesine niyaz için dostlarını davet etmişti. Yarım saat kadar süren Kur’an-ı Kerim ve Mevlit okunmasından sonra pasta börekler eşliğinde erkekler balkonda muhabbeti koyulaştırmış bindikleri arabaların markalarından, özelliklerinden, çıkabildikleri hızdan bahsetmeye başlamışlardı. Kimi alıp bindikten sonra değiştirdiği otomobilini anlatıyor bir diğeri en fazla bir bineğe iki yıl bindiğini iştahla ve gururla anlatıyordu. Bunlarla hayata tutunuyorlardı. Bir kenarda ibretli bir........
© İstiklal
