menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tecerrüt Refik’in ‘Ya Bulamazsam’ Korkusu

18 0
17.09.2025

REFİK ağabey tanıdığım en dost canlısı insanlardandı. Sevdiğini dibine kadar sever uğrunda gözünü hiçbir budaktan esirgemezdi. Ona göre dostluğun tarifi “Gözünü karartabilmek” şeklindeydi. Gerisi lafügüzaftı. Havaya girmenin, toz kaldırmanın anlamı yoktu. Refik ağabey arkadaşlarına da sıkı sıkıya bağlaydı. Her hallerine agahtı. Kime nasıl yardım edilir, hangi durumda nasıl yaklaşılması gerekir bunları çok iyi belirlerdi. Dolayısıyla yardımseverliği muhataplarını incitmezdi. Örselemezdi. Tabi mecrasında akıp giderdi. Kısacası Refik ağabey su gibiydi. İhtiyaca göre hizmet görürdü. İçilebilmesi gibi hayatın lazım gelen diğer tüm alanlarında da kullanılırdı.

DOSTLUK ve sıkı arkadaşlık ne yazık ki kaybedilen yüksek değerler arasında. Artık tüm ilişki ve iletişim yarar durumuna göre şekilleniyor. İstifade bittiğinde bunlar da sona eriyor. Bu ise içerisinden samimiyetin çekilmiş olmasının kanıtı. Dolayısıyla güvenilirlik meselesinin yok oluşu demek…

DÖRT yaş benden büyük olan Refik ağabeyi ergenlik dönemimde köhne bir İşhanı’nın çay ocağında tanımıştım. Ürkekliğimi fark etmiş ve muzip bir tatlılıkla “Bah hele” diyerek seslenmişti. “Bak” diyemiyor “Bah” diyordu. Gülmemek için kendimiz zor tutmuştum. Diğer yandan hoşuma da gitmişti. Çok samimi bir tonlamaydı. Kendisine baktığımda kara gözlerini hafif kısarak “Oralet sever misin?” demişti. “Severim, sevmem mi hiç” diye cevaplamıştım.

“Ne duruyon o zaman ocağa geç ve iki oralet çek” dediğinde kendimi mekânın yabancısı değil sahibi gibi hissetmiştim. Ne olduysa işte o iki oraletin içilmesiyle oldu. Aramızda sıkı bir “Yol arkadaşlığı” başladı. Artık her gün uğruyordum.

Ara bir not: Çocukluğumun en ana damarlarından biriydi oralet. Hatta sonradan kendimi “Oralet nesli” olarak tanımladığım bile olmuştu.

KONUŞMASI ilk anda bana komik gelen Refik ağabey için rahatlıkla tanıdığım ilk filozoftur diyebilirim. Azim ve kararlılık özellikleri belirli bir düşünce sistemi vardı. Analitik düşünürdü. Popüler söylemlere itibar etmezdi. Her meselenin önünü ardını deşer o noktaya hangi süreçlerden gelindiğini incelerdi. Dış bakışı hırpani de olsa aklı cevvaldi, parlaktı. Sonraki yıllarımda “Harabat........

© İstiklal