"CHP Zihniyeti" Söyleminin Siyasal Ve Teolojik Arka Yapısı
Ana mesajı ve giriş:
Türk siyasal hayatında en çok kullanılan ve mottolaşmış bir kalıp olan “CHP zihniyeti” söylemi, doğrudan Cumhuriyet Halk Partisi’ni tanımlamanın ötesinde, çoğunlukla partinin muhalifleri tarafından belirli tarihsel, ideolojik ve kültürel tutumları ifade etmek için, genelde ise siyasal İslamcılar ve benzer kodlar üzerine inşa edilmiş muhaliflerin kullandığı tahkir ve polemik içeren bir kavramdır.
Bu izah ve giriş sonrası mottolaşan bu kalıbın siyasi arka planı, ideolojik inşası ve Türkiye’deki toplumsal-dini algılarla kurduğu teolojik çağrışımları kriminal bir bakış açısıyla irdeleyeceğim.
Kavramın tarihsel kökeni ve iz düşümü
“CHP zihniyeti” ifadesinin kökleri ve doğuş süreci, doğduğu zaman ve siyasi iklimin doğal sonucu olarak son derece sancılıdır. Türkiye’nin demokrasi atılımı ve çok partili hayata geçtiği 1946 sonrası kaotik siyasal çatışmaların merkezinde ki mücadele ortamına dayanır.
Çok partili hayata damgasını vuran Demokrat Parti’nin yükselişiyle birlikte, CHP’nin “devletçi”, “bürokratik” “vesayetçi” donuk ve statik olduğu iddiası, siyasal rekabetin temel unsurlarından biri hâline gelecek ve kavram mottolaşacaktır!
1950’lerden itibaren bu söylem:
Kavram, Toplum–devlet karşıtlığı üzerinden şekillenmiştir artık. CHP’yi “seçkinci modernleşme modeli” ile özdeşleştirmiştir. Bu bayraklaştırma ve özdeşleştirmenin toplumun geniş kesimlerince Hüsnü Kabul ile karşılık bulması sonrası siyasi iletişimde bir ötekileştirme, kriminalize etme, teolojik bir arka plan üzerinde tukaka ilan etme iddiası taşıyan bir terim olarak kurumsallaşmıştır.
CHP’nin başı dönmüş seçkinlerinin de bu döngüye su taşıyan tavır, tutum ve söylemleriyle birlikte zamanla partinin kendi savunduğu ilke ve reformlardan ziyade, bu reformların olumsuz yorumlarıyla ilişkilendirilmiştir.
Bu siyasi söylemin toplumsal etkisi ve İşlevi
“CHP zihniyeti” kavramı, siyasal aktörlerin söylemlerinde üç ölümcül işlev görür:
1: kavramın, CHP’yi vesayetçi, katı, tutucu, seçkinci ve kendisi dışındakileri ötekileştirdiği iddiasının İdeolojik Konumlandırması:
Rakipleri, CHP’yi “statükocu”, “laikçi”, “halktan kopuk” ama özellikle ‘’ VESAYETÇİ ‘’ gibi imgelerle konumlandırarak kendi siyasal çizgilerini meşrulaştırmayı amaçladılar. Bu söylem:
CHP’yi halktan kopuk ve modernleşmenin katı yorumuyla özdeşleştirip ve kendilerini de ‘’Halkın gerçek ve meşru temsilcisi ‘’ pozisyonuna taşıdılar ve bu durum muhaliflere son derece tahkim edilmiş bir mevzi kazandırdı.
Bu siyasi söylem kendisini birçok kimliksel eksene taşır.
Artık geçmişle........© İstiklal





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein