Merhamet Medeniyetini Yeniden İnşa Etmek
Dijital çağın parlak ekranları, insanlığın yüzünü aydınlattı ama kalbini kararttı. Her gün 2,5 milyar veri paylaşan bir dünyada, bir yetimin, merhametsizliğe maruz kalan insanların gözyaşını silmek için el uzatan kaç kişi kalmış?
İslâm medeniyeti, tam da bu noktada "Merhamet edenlere Allah (c.c.) da merhamet eder" (Tirmizî) hadis-i şerifiyle insanlığa sesleniyor. Peki biz, bu sesi ne kadar duyuyoruz, önemsiyoruz?
Bugün insanlık “bilgi bolluğu-vicdan kıtlığı” ikileminde yaşıyor. Bilgi bolluğu ama vicdan kıtlığı çağında yaşıyor.
Teknoloji baş döndürücü bir hızla ilerlerken, insanın insana olan şefkati geride kalıyor. Milyonlarca veri bir saniyede akarken, bir çocuğun açlığı, bir annenin feryadı ekranlarda bir saniyede unutuluyor.
Bilgi arttıkça kalp daralıyor; insanın insana olan şefkati ve merhameti hızın kurbanı oluyor.
Dijital çağ, merhameti görünür kıldı ama kalıcı kılmadı. Teknolojik hızın insanî yavaşlığa, duygusal derinliğe nasıl zarar verdiğini sosyolojik ve psikolojik yönleriyle ele almak gerekir.
Bugün devletler ve uluslararası kurumlar, “politik çıkar” adına merhameti sistem dışına itiyor. Siyasetin, bürokrasinin, uluslararası ilişkilerin yeniden vicdanla inşa edilmesi gerektiği sürekli vurgulanmaktadır. Devletin bekası adâletle; adâletin bekası merhametle mümkündür.
Toplumun en küçük hücresi olan ailede merhamet erozyona uğradığında, toplumsal vicdan da çözülür. Eğitim sisteminde empati, sabır ve paylaşma duyguları yerini rekabet, hız ve çıkarcılığa bırakmış.
Merhametin bir “ahlâkî yapı taşı” olarak yeniden toplumsal terbiye, din eğitimi ve sosyal kurumların merkezine yerleşmesi gereklidir. Merhamet, ahlâkın ruhudur; ahlâk ise toplumun duygusudur.
Bilgi çağında yaşıyoruz. Ama bilmekle anlamak arasındaki........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein
Rachel Marsden
Joshua Schultheis