Cambaza Bakanlar: Ortadoğu Tiyatrosunda Perde Arkasındaki Türkiye Gerçeği
Dünya tarihinde hiçbir devlet, düşmanına “Şu gün, şu saatte, şu koordinatlara füze atacağım” diye resmi bildirimde bulunmaz. Ancak İran, 2020’de Kasım Süleymani suikastinin intikamı için Irak’taki ABD üslerini bombalamadan saatler önce dönemin ABD Başkanı Trump’ı telefonla uyardı. Son saldırılarda da benzer senaryo tekrarlandı: İran füzeleri Ürdün ve Suriye üzerinden İsrail’e ulaşırken, Amerikan üslerinin üzerinden geçiş yaptı. Savunma sistemlerinin sessizliği ve sıfır Amerikan kaybı, bu “koreografinin” parçasıydı.
İsrail’in servis ettiği “vurulmuş bina” fotoğrafları ise gerçeklikten uzak: Ne yanık izi, ne şok dalgası deformasyonu, ne de enkaz altında kalmış eşyalar. Sanki evler füze yerine inşaat buldozeriyle yıkılmış gibi steril bir manzara. Oysa gerçek bir balistik füze saldırısı, termal etkiyle çelik eritir, betonu kömürleştirir.
Bu tiyatronun iki “kazananı” var:
1.MOSSAD: 7 Ekim’de Hamas’ın sınırı delmesiyle “efsane” statüsü çöken istihbarat örgütü, İran’ın sembolik saldırısı sonrası suikastlarla imajını tamir etti. İranlı komutanların “hedefe uygun” ölümleri, MOSSAD’ı yeniden “dünyanın en acımasız servisi” yaptı.
2.İran: Suriye ve Irak’ta Şii milislerle yaptığı katliamlar nedeniyle Sünni dünyada itibar kaybeden rejim, İsrail’e füze atarak “direniş cephesi lideri” imajını diriltti. Oysa İran’ın Filistin davasına desteği, HAMAS’ın Sünni kimliğini bastırmak için araçsaldı.
Tam İsrail, Gazze’de 42 bin sivili öldürerek uluslararası alanda tecrit olmuş, dünya halkları Refah Sınır Kapısı’na yürürken, İran sahneye füzelerle çıktı. Sonuç: Gazze unutuldu, medya “İran-İsrail savaşı”na kilitlendi. Bu strateji 2003 Irak işgalinde de kullanıldı: ABD, El Kaide’yi bahane ederek asıl hedefi Saddam’ı devirdi. Bugün aynı........
© İstiklal
