menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Düşüncesizleştirilen Nesneler

29 1
13.05.2025

İnsanlığın en büyük düşmanı Haçlı-Siyonist emperyalizmi, emperyalist dünya; direniş mücadeleleri ve direniş önderleri dışında, İslam dünyası olarak bilinen dünyayı, bu dünyanın politik-kültürel mevcudiyetini asla umursamıyor. Bu alçaltıcı durum, bu dünyanın, İslam dünyasının, İslam dünyası ulus-devletlerinin bağımsız bir siyasal-kültürel kişilikten yoksun olduğunu gösterir. Bağımsız bir siyasal ve kültürel kişilikten yoksun olan toplumlar-halklar-ülkeler, İslami varoluşun hayati meselelerine, tarihsel meselelerine, temel meselelerine nüfuz edemiyor, bu meseleleler doğrultusunda bağımsız bir entelektüel iklim oluşturamıyor. Bağımsız siyasal ve kültürel bir kişiliğe sahip olmayan toplumlar, siyasal-kültürel sömürgeciliğe açık hale geliyor.

Aziz İslam’ın, siyasetten ve tarihten dışlanarak, manevi-ahlaki bir zihniyete-mesaja indirgendiği günden bu yana İslam ve Müslümanlar, varoluşun ve tarihin kıyılarında yaşıyor. İslam toplumlarında, halen yaşamakta bulunduğumuz bütün siyasal kültürel yenilgiler, hamaset maskesiyle örtbas ediliyor. İslam toplumlarında, araçsal rasyonaliteyi seçen, yerli-milli siyaset, bu seçimi yapanların, haysiyetlerini ve kimliklerini inkar etmeleri pahasına gerçekleştirilebiliyor. Bütün ahlaki-insani-vicdani kültürel değerler modernlikle birlikte yok edildiği için, yüz yıla yakın bir zamandır, Filistin davası ve Filistin halkı, yüzlerce kez ihanete maruz kalıyor. Burada, Mikhail Bulgakov'un, "Şeytanın insanlık karşıtı bir modernizm şeklinde dünyaya gireceği "öngörüsünü hatırlamak ve hatırlatmak çok önemlidir.

Günümüzde, İslami düşünce/kültür/ilahiyat hayatı, İslam toplumlarının içerisinde bulunduğu utanç verici siyasal-kültürel gerçekliği asla konuşmuyor, böyle bir şey yokmuş gibi davranmaya devam ediyor. İslam her alanda, kavramsal bir çerçeve içerisinde konuşuluyor. Sahip olduğumuz kavramsal bilgilerin ancak uygulandığında bir anlam taşıyacağı düşünülmüyor. Somut, etkin, pratik bir İslami varoluş için neler yapılabileceği hiç gündeme gelmiyor. İslam toplumlarında, içerisinde yaşadığımız toplumda da kamuoyu mühendisliği aracılığıyla kitleler sistematik bir biçimde manipüle ediliyor. Hamaset ticareti yoluyla kitleler manipüle edildiklerini hiçbir zaman fark etmiyor. Zihinlerin aptallaştırılabildiği, hayatlarımızın nesneleştirilebildiği bir toplumda ve dünyada, gerçeklerden ödün vermeksizin yaşamak her geçen gün çok daha zor hale geliyor. İkiyüzlü politik tercihler ve kişilikler sebebiyle, gerçek politik tercihlerin ve kişiliklerin nasıl olabileceğini bilmiyoruz, öngöremiyoruz. İslam toplumları, günümüzde jeopolitik güç politikalarının acımasızlığı ile korkunç bir tarih'le karşı karşıya bulunuyor. Bilinç özürlü toplumlarda yaşadığımız için, toplumun düşüncesizleştirilen nesnelerden oluştuğunu anlamıyoruz. Düşüncesizleştirilen nesneler, kamusal sorumluluk almadıkları için hiçbir alanda risk almayı, eleştirel bir duruş belirlemeyi asla göze alamıyor. Düşüncesizleştirilen nesnelerden oluşan toplumlarda hayat bütünüyle içeriksizleşiyor, ruhsuzlaşıyor, kısırlaşıyor. Toplumlarımızda, otoriter politik popülist propaganda dili/söylemi ve yoğunluğu, hayatı yaşanılabilir olmaktan çıkarıyor, umuda geçit vermiyor, politik hafriyatçılık hayatın şiirini yok ediyor. Otoriter sağ politik popülizmin hakim olduğu bir toplumda, umutla umutsuzluk arasında, gerçeklikle yüzleşmeden yaşamak, insani yanımızı eksiltiyor, azaltıyor, çürütüyor.

Günümüzde, düşüncesizleştirilen nesnelerden oluşan toplumlarımızda, İslami mücadele risk almayı, bedel ödemeyi gerektirdiği için, kendilerini İslam’a nispet eden topluluklar/cemaatler vb. yollarını değiştirerek, hiçbir risk almayı ve bedel ödemeyi gerektirmeyen oportünist muhafazakarlığı, oportünist dindarlığı ve oportünist siyaseti seçiyor. Bu tür toplumlarda, hemen her gün yaptıkları ilkesiz tercihler sebebiyle, en ufak bir güven duygusuna sahip olmaması gereken politik figürler, düşüncesizleştirilen nesneler nezdinde, ne pahasına olursa olsun itibarlarını koruyabiliyor. Toplumlarımızda, alternatif yeni bir toplumun, değişimin, dönüşüm halinde gerçekleşebilmesi için, kalabalıkların birey'e, bilinçli özne'lere dönüşmesi, dayanışma ve direniş yoluyla bilincin yükseltilmesi gerekir.

Hangi toplumda olursa olsun, propaganda söylemi, kelimeleri/kavramları kirletiyor, kelimeler/kavramlar/ilkeler buharlaşıyor. Propaganda söyleminin hakim olduğu ikiyüzlü toplumlarda, sevgisiz, saygısız, fiziksel yakınlıklar, çıkar........

© İslami Analiz