menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“KESİN” ALDATMA VE İHTİYAT GERÇEKLİĞİ

15 0
20.05.2025

Eskiden beri var olan ama modern zamanlarda yeniden ve çağdaş bir yüzle hortlayan “gizemi keşfetme, hakikati bulma veya şifa vaadi” bazı insanlara hâlâ çekici gelmektedir. Bunların “kesin hakikat, kesin çözüm, kesin kazanma, kesin ermişlik, kesin şifa, kesin cennet” diye sunumları aldatmanın başlangıcını oluşturmaktadır. Ancak verilen bilgiler, sunulan veriler ve sağlanan çözümler geçici rahatlama etkisi bırakan bir nevi plasebo tesiri yapmaktan öteye geçememektedir.

Hâlbuki hayat, insan bakımından “kesinlik” üzerine değil şartlar, imkânlar ve ihtimaller üzerine kuruludur. Hayatta her şeyin iyi-kötü, zararlı-faydalı, güzel-çirkin yönleri bulunur. Bazen şifa kaynağı olan bal insana zehir tesiri yapabilir, bazen de bir akrebin zehri, şifa veren ilaca dönüşebilir. Hava ve yer olaylarındaki beklenmedik gelişmeler kesinliğin o kadar da kesin olmadığının en çarpıcı göstergesidir. Onca teknolojik gelişmişliğe rağmen hâlâ doğal olaylarla/afetlerle ilgili kesin bilgilere ulaşılmış değildir. Daha da önemlisi “insanın öngörülmez varlık olduğu” gerçeği hâlâ geçerliliğini sürdürmektedir.

İslam dini geçmişte ve bugün gerçekliği bütün yönleri ve boyutlarıyla kabul eden bir sistemin adıdır. Nitekim İslam, hayatın gerçekliğine uygun gelecek şekilde “ihtiyatlı olma” veya “umutla kaygı arasında bulunma” (beyne’r-reca ve’l-havf) anlayışını insana sunmaktadır. Ancak ve maalesef bu şekilde kesinci yöneliş anaforuna kapılanlara bu öneri kesinlik duygusu vermediği için çekici gelmemektedir. Hâlbuki hayatın gerçeği tam da İslam’ın bildirdiğidir.

Eğer kişi umutla kaygı arasında bulunmazsa, bir benzetmeyle söyleyecek olursak araba kullanırken gaz pedalı ile fren pedalının ikisini birden........

© İnsaniyet