menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Evkaf Apartmanı

9 0
17.05.2025

Ankara’nın Ulus semtinde dolaşırken tarihin içine bir yolculuk yapmamak mümkün değil. Her geziniz bir ayrı bir zamana gidiş, her dokunduğunuz eşya ya da mekân geçmiş anların kalbine doğru bir kayboluş oluyor. Uzun yıllardır Ankara’da yaşıyor olmama rağmen Altındağ ilçesinde bulunan ve günümüzde Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü binası olarak kullanılan Evkaf Apartmanı’nı gezme şansım olmamıştı. Bu binada soluk almak, duvarlarına kapı elçeklerine dokunmak şanstı benim için. İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Mimar Kemaleddin tarafından tasarlanan ve 1930 yılında inşaatı tamamlanan bina kapıdan girdiğiniz andan itibaren tarihin koridorlarında yıldızlı bir helezon içinde bir anda eskiye götürüyor sizi. Ulus’ta Küçük Tiyatro ve Oda Tiyatrosuna da ev sahipliği yapan binadan vakti zamanında kimler gelip geçmemiş ki! Aslında Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olan binanın inşasına, kiralama metodu ile kuruma gelir sağlamak amacıyla yapımına karar verilmiş. Bugün hâlâ 1930’ların efsanesini estiren binada Ünlü şair Orhan Veli Kanık, edebiyatın duayen isimlerinden hocaların hocası Ahmet Hamdi Tanpınar ve ressam Saip Tuna gibi isimler de bir dönem binada yaşayanlardan.

Beni bu güzel havalar mahvetti / Böyle havada istifa ettim / Evkaftaki memuriyetimden…” diyen şair Orhan Veli Kanık’a, Beş Şehir kitabında Ankara’yı anlatırken, Ankara Kalesi’ne ve bu çevredeki Anadolu evlerine hayranlığını anlatıp, buradaki evlerden birinde oturmayı istediğini söyleyen Ahmet Hamdi Tanpınar’a eserlerini kaleme alırken ilham veren binanın büyüsü doğrusu beni de içine aldı. Adını sayamadığım nice isimler döneminin bu modern binasını kullanmış kim bilir belki de eserlerine ilham olmuştur. Gençlik Parkı’na bakan bu muazzam binanın üst katında bulunan Devlet Tiyatroları Arşiv Kütüphanesi ve kafeterya halka açık. Cumhuriyet yıllarının en modern yapılarından olan Evkaf Apartmanı Batı ve Osmanlı mimarisinin izlerini taşımakla birlikte bir sentez olarak Ulusal Mimarlık Akımının ürünü olduğunu anlatıyor birlikte gezdiğimiz mimar arkadaşım.

Dikdörtgen şeklinde ve yedi katlı olarak tasarlanan yapının alt katında bir tiyatro salonu ve dükkânlar yer alırken, üst katlar konaklama amacıyla kullanılacak dairelere ayrılmış. Binanın ortasında büyük bir hava boşluğu ve ortalanarak yükselmiş merdivenler bulunmaktadır. Bu boşluğun zemin ve birinci kata denk gelen kısmı bugün Küçük Tiyatro sahnesi olarak kullanılmaktadır. Katlar arasındaki bağlantıyı sağlayan merdivenler her cephenin orta noktasına denk getirilerek sokağa çıkış kapısı olarak planlanmış. Ana giriş kapısından girdiğimde güler yüzlü bir memur karşıladı beni. Neden geldiğim konusunda kısa bir sohbetten sonra turnikeden ziyaretçi kartı ile geçmemi sağladı. Hatta Cumhuriyet tarihinin ilk asansörlü binası olan bu yapıda asansörde........

© İnsaniyet