Ay Vakti Dergisinin (Mart-Nisan 2025) 215. Sayısına Dair
“Bugün var, yokuz; Rabbimiz cömert, tokuz
Bir Kur’ân âyetini, bin romana değişmem
…
Çocukluğumdan beri, rûhumda taşıdığım
İlim, irfan aşkını, sim kaftana değişmem
…
İlâhî mevhîbedir şâirlik kimi kula
Bundan gayrı rütbeyi hiçbir şâna değişmem”
(Bekir Oğuzbaşaran, Değişmem Gazeli’nden)
“…
En güzel yanı budur ömrün haz alırsan hayattan
Bir ayrılık türküsü yankılanır kaleden ta uzaktan
Bir nara at gökyüzüne bütün yıldızlar duysun
Uyuyan bu kadim şehri uykudan uyandırsın”
(M. Atilla Maraş, Bu Kadim Şehir -Urfa- şiirinden)
“Filistin dağlarında çıplak bir çoban
Mescid-i Aksa’yı bekler uzaktan
Yüreğinde taşır yakmayan ateş
Bakar dört bir yana bakar mahzun
Bakar, korku ve ümit sancıları çekerek”
…
(M. Talat Uzunyaylalı, Kudüs Çobanları şiirinden)
Şiirle başlayalım Ay Vakti’nin bu sayısına, sözlerin şâhıdır diyerek. Diğer şâirleri de zikredelim şiir adlarıyla birlikte: Ali Yaşar Bolat, Ölmüyor İnsan/Belki; Ferhat Öksüz, Giyotin; Selami Şimşek, Kalp Söylerse Yar-a Ve Aşk; Mehmet Baş, Hamuşanız Ezelden; Özcan Ünlü, Ol Makamı; Mehmet Sertpolat, Sonbahar Atlası; Nurettin Durman, Memleketin Birinde Mesela.
Ayrıca okurlar Semra Saraç’ın Sezai Karakoç’u Yazmak İsterken -X- piyesini okurken, perde kapanmadan önce Monna Rosa (Sezai Karakoç) şiirini de (s. 18) görebilirler. On sayıdır Ay Vakti sayfalarında sunduğu orijinal piyes çalışması için Sayın Saraç’ı tebrik ediyorum.
Geldik Sayın Prof. Dr. Mustafa Kara’nın Çocukluğumun Ramazanları yazısına. Gerçi dergi ramazanın son günlerinde yayımlansa da süreli yayını öyle vaktinde çıkarmak kolay değil günümüz şartlarında, ama hatıra eskimez. Aslında........
© İnsaniyet
