menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Lahey mutabakatı: Türkiye–ABD ilişkilerinde yeni dönem mi?

14 13
02.07.2025

Trump’ın ikinci döneminde Türkiye ile ABD arasında imzalanan Lahey Mutabakatı, savunma, enerji ve ticaret alanında kapsamlı bir işbirliği vaat ediyor. Ancak geçmişteki deneyimler ve mevcut uluslararası konjonktür, bu anlaşmanın kısa vadeli bir rahatlamanın ötesine geçip geçemeyeceğini tartışmaya değer kılıyor.

Trump, ikinci başkanlık döneminde ABD’nin Çin’le küresel rekabetindeki konumunu güçlendirmek için görüştüğü liderlerle benzer bir strateji izliyor: Bir yandan İsrail ile birlikte yarattığı Ortadoğu’daki istikrarsızlığı ve tehditleri göstererek savunma harcamalarının artırılmasını istiyor, diğer yandan bu harcamaların ABD’den yapılması gerektiğini dayatıyor. Daha önce NATO üzerine yazdığım bir yazıda da Trump’ın üye ülkeleri savunma bütçelerini yükseltmeye nasıl zorladığını anlatmıştım.

Bu yaklaşımın son örneği, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Trump’ın Lahey’de imzaladığı ve “Lahey Mutabakatı” olarak anılan yeni anlaşma oldu. Bu mutabakat, Türkiye–ABD ilişkilerinde “yeni bir dönem” olarak sunulsa da arka planında küresel güç dengeleri ve çıkar hesaplarıyla örülü.

Erdoğan bu anlaşmayı “kazan-kazan” olarak nitelendirirken, Trump “Türk-Amerikan ilişkilerini altın çağa taşıyoruz” diye yorumladı.

Basına yansıyan bazı ifadeler, Erdoğan ile Trump arasındaki ilişkiyi açıklıyor:

Trump, bir görüşme sonrasında Erdoğan’dan “My friend. Sert bir lider ama anlaşmak kolay” diye söz etmişti.

Erdoğan ise basına kapalı bir toplantıda “Trump çok hızlı karar alıyor; bazen de o kararlar yüzünden bizi zor durumda bırakıyor” demişti.

Bir başka basına sızan diyalogda, Trump’ın Erdoğan’a “Biz seninle anlaşırız, sen bana doğrudan söyle” dediği, Erdoğan’ın da “Bazen bürokrasi ikimizi de yavaşlatıyor” şeklinde karşılık verdiği yer aldı.

Bu diyaloglar, iki liderin bazı konularda çok sıkı olduklarını göstermesine rağmen; S-400 meselesi, Suriye’nin kuzeyi ya da Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları gibi başlıklarda sık sık karşıt pozisyonlara düştükleri de bir gerçek.

Yani ilişkiler bir yandan “lider diplomasisi” sayesinde hız kazanıyor; diğer yandan........

© İlke TV