ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİ DOĞRULTUSUNDA YARGITAY CEZA GENEL KURULU 25/06/2025 TARİHLİ 2022/229 E. 2025/290 K. SAYILI KARARIN İNCELENMESİ
Ceza yargılamasında maddi gerçeğe ulaşılabilmesi, ancak delillerin hukuka uygun biçimde toplanması ve bu delillerin her türlü şüpheden uzak bir şekilde değerlendirilmesiyle mümkündür. Bu kapsamda, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi, ceza muhakemesi hukukunun temel güvencelerinden biri olarak büyük önem taşımaktadır.
Ceza Muhakemesi Kanununda ve Yargıtay içtihatlarında sıkça vurgulanan bu ilke, masumiyet karinesinin doğal bir uzantısı niteliğindedir. İlkenin tam olarak anlaşılabilmesi için öncelikle “şüphe” kavramının ceza muhakemesi sistemi içindeki anlamı ve dereceleri üzerinde durmak gerekir.
ŞÜPHE NEDİR?
-Ceza muhakemesi sistemimizde şüphe kavramı, kademeli olarak düzenlenmiştir. Soruşturma aşamasından hüküm verilinceye kadar muhakemenin her aşamasında şüphenin derecesi önem arz etmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu şüpheyi; basit şüphe , kuvvetli şüphe, yeterli şüphe ve makul şüphe olmak üzere derecelendirmiştir. Delillerin değerlendirilmesi suretiyle şüphenin kuvvetlenmesi veya zayıflaması mümkün olduğundan her somut olayda şüphenin derecesinin buna göre belirlenmesi gerekmektedir. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi Ceza Muhakemesi Kanunumuzda temel prensiplerden biri olarak düzenlenmiştir. Şöyle ki;
-Doktrinde “başlangıç şüphesi” olarak da adlandırılan “basit şüphe” soruşturma başlatılması noktasında yeterli görülürken Kanunda “makul şüphe”, adli arama tedbirlerinin uygulanabilmesi için belli bir derecede aranan şüphe yoğunluğunu ifade etmektedir. Soruşturma başlatılabilmesi amacıyla aranan basit şüphenin yoğunluğu arttığında artık yargılama neticesinde sanığın mahkum olma ihtimali, beraat etme ihtimaline oranla ağır basar duruma geliyorsa burada “yeterli şüphe” den bahsedilebilecektir. Eldeki delillerin değerlendirilmesi neticesinde sanığın mahkum olma ihtimalinin kuvvetle muhtemel olduğu noktada ise “kuvvetli şüphe” nin varlığından bahsedilecektir.
-Tüm bu bilgiler ışığında şüphenin varlığı veya yokluğu, var ise ceza yargılamasında soruşturma aşamasından hüküm verilinceye kadar muhakemenin her evresinde şüphenin derecesi, yargılamanın neticesini etkilemektedir.
ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİ
Latince’de “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi temeli Roma hukukuna kadar uzanan ve modern ceza muhakemesinin temel güvencelerinden biri olarak kabul edilen bir ilkedir. Günümüzde bu ilke “masumiyet karinesi” ile bütünleşmiş, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasamızda da yerini almıştır.
- “Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır” (AİHS m.6/3).
- “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” (1982 Anayasası m.38/4)
Olayın meydana geliş biçimi kesin belirlenemediği veya tam olarak aydınlatılamadığı durumlarda, şüpheler sanık aleyhine değerlendirilerek mahkûmiyet kararı verilemez. Toplanan deliller değerlendirildiğinde sanığın suçluluğu konusunda şüphe olduğu takdirde, hakkında beraat kararı verilmelidir. Geniş kapsamlı bir uygulama alanına sahip olan bu ilke, yalnızca bir fiilin gerçekten işlenip işlenmediği veya nasıl gerçekleştiği konusunda kuşku bulunması hâlinde değil, aynı zamanda fiilin suç olarak nitelendirilmesi bakımından da geçerliliğini korur. Ceza yargılamasında mahkûmiyet hükmü, delillerin yalnızca bir kısmına dayanılarak oluşturulmuş olası kanaatlere değil; tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda elde edilen kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispatın, akla gelebilecek herhangi bir şüpheye ya da farklı bir olay akışına yer bırakmayacak derecede........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein