Bir çocuk daha öldü: MESEM bu ülkenin vicdanını ne zaman rahat bırakacak?
Bir çocuk öldü.
Bu ülkede her ölüm acıdır ama çocuk ölümleri, insanın yüreğinde başka türlü yankılanır. Çünkü çocuk ölümü, bir toplumun kalbinde açılan en derin yaradır.
Mersin’in Anamur ilçesinde 16 yaşındaki Alperen Uygun’un bir inşaatın üçüncü katındaki asansör boşluğuna düşerek hayatını kaybetmesi yalnızca bir haber değildir.
Bu, bir ülkenin eğitim politikalarının çöktüğünün, denetim mekanizmalarının körleştiğinin ve ekonomik çaresizliğin bir çocuğun hayatından bile daha ağır bastığının belgesidir.
Alperen, Rüştü Kazım Yücelen Mesleki Eğitim Merkezi öğrencisiydi. MESEM kapsamında bir asansör firmasında “stajyer” olarak bulunuyordu.
Ama artık hepimiz biliyoruz ki bu ülkede “stajyer” kelimesi masum değildir.
Eğitim maskesi altına saklanmış bir sömürü düzenidir.
Yıllardır söylüyorum, yine söyleyeceğim: MESEM artık bir eğitim modeli değil, sistematik çocuk işçiliği düzenidir.
Bu düzenin çıplak gerçekliği şudur: 16 yaşındaki çocukları stajyer diye şantiyelere, atölyelere süren bu yapı patrona ucuz iş gücü veriyor, çocuklarımızı ise daha hayatlarının başında toprağa gönderiyor. Alperen’in ölümü bunun kanıtıdır, üstelik ilk de değildir.
BİR GÜN OKUL, DÖRT GÜN İŞ: EĞİTİM DEĞİL, ÇOCUK EMEĞİ TRANSFERİ
MESEM sisteminde çocuklar haftada bir gün okula gidiyor, dört gün işyerlerine dağıtılıyor. Kimse bize bunun eğitim olduğunu anlatmasın.
Bir çocuğu haftanın dört günü ağır iş koşullarına gönderen bir düzene “eğitim” denemez. Bu, çocuk emeğinin ucuz iş gücüne dönüştürülmesidir.
Şantiye, asansör........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein