menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

32. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali: Sinema barıştır, özgürlüktür, umuttur!

14 0
21.09.2025

Bu hafta güneşe ateş edenlerin diyarı Adana’nın, 32. kez düzenlenen Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nden konuşalım. Açılışı yarın yani 22 Eylül’de gerçekleşecek festival, 28 Eylül’de planlanan ödül töreniyle son bulacak. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Marmara Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda hâkim karşısında savunmasını yapacağı tarihi beklerken, gözbebeği Adana’da 1969 yılında başlayan festival konuklarını ağırlayacak.

Festival, bir lise öğretmeni olan Ziya Darendeli’nin sinemaya duyduğu tutkuyla başlar. Darendeli’nin çabalarıyla 1969’da Adana Belediyesi’nin desteğini alan festival, kentin simgesi pamuk kozasından adını alır. İlk ödüller Metin Erksan’ın Kuyu’su, Fatma Girik’in Ezo Gelin’i ve Yılmaz Güney’in Seyyit Han’ına gider.

Ardından gelen yıllar, Türk sinemasının efsanelerine sahne olur. Yılmaz Güney ve Fatma Girik’in üst üste kazandıkları ödüller, Altın Koza’yı sinema tarihimizin unutulmaz duraklarından biri hâline getirir. Ancak ekonomik ve politik sebepler, özellikle de 1980’deki, faşist 12 Eylül Askerî Darbesi, festivali uzun süre gölgede bırakır. Ta ki 1992’de Adana Büyükşehir Belediyesi’nin girişimiyle festival yeniden hayat bulana kadar. 1998 Adana depremi ve 1999 Marmara depremi nedeniyle bir süreliğine duraklasa da festival 2005’ten bu yana kesintisiz devam ediyor. İsim değişiklikleri, uluslararası açılım çabaları ve yerel yönetimlerin yaklaşımlarıyla festival her dönemde Türkiye’nin kültürel ve siyasi iklimini yansıtmayı sürdürüyor.

Altın Koza yalnızca usta yönetmenleri değil, genç sinemacıları da sahneye çıkaran bir festival. Öğrenci Filmleri Yarışması’nı Türkiye’de ilk kez kurumsal biçimde düzenlemesiyle de ayrıca büyük önem taşıyan Altın Koza’nın en prestijli ödülü olan “En İyi Film”, Türk sinemasının nabzını gösterir. Bu ödülü en çok alan isimler Yılmaz Güney (Umut, Ağıt), Reha Erdem (Beş Vakit, Koca Dünya) ve Onur Ünlü (Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikayesi, Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok). Son dönemde ise bağımsız sinemacılar öne çıkıyor. 2024’te Murat Fıratoğlu’nun Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri en iyi film seçilirken, Doğuş Algül’ün Ölü Mevsim’i birçok dalda ödülle onurlandırıldı. Bu tablo, festivalin genç ve cesur sinemacıların sesi olmaya devam ettiğini gösteriyor.

2023’te Antalya Altın Portakal’da yaşanan sansür krizini hatırlarsınız. Nejla Demirci’nin yönettiği Kanun Hükmü belgeselinin programdan çıkarılmasının ardından jüri topluca istifa etmişti. Siyasi baskıların bu kadar yoğunlaştığı dönemde belediye başkanları tutuklu olan Adana, festivalinden ödün vermedi. 1969 yılındaki ilk festivalin açılışında belediye başkanının mesajı çok açıktı: “Adana yalnızca pamukla, tarımla değil, sanatla da anılacak.” O gün söylenen bu cümle, Çukurova’nın sanatsal marka olma iddiasının ilk adımıydı. Halkın yoğun ilgisiyle başlayan bu yolculuk kısa sürede sinemanın kalıcı belleğine dönüştü. Aradan geçen zamanda kesintilere uğrayan festivalde 2019’dan itibaren açılışlarda Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar sahnedeydi. Karalar hemen her konuşmasında Yılmaz Güney’i andı ve Altın Koza’nın toplumsal sinemayla bağını vurguladı. Özellikle 2020’lerde sansür tartışmalarının yükseldiği dönemde “Altın Koza özgür sinemanın evidir” sözleriyle alkış aldı. 2025’e gelindiğinde ise festival farklı bir sınavdan geçiyor. Tören açılışını kim yaparsa yapsın, Zeydan Karalar’a Adana halkından büyük selam gideceği kesin.

Altın Koza........

© HalkTV