menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Türkiye nereye gidiyor -1-

37 0
monday

Türkiye’nin nasıl bir geleceğe ilerlediği üzerine yeterince konuştuğumuzu söyleyemem. Güncelin kıskacından çıkmanın zorluğu esasen bahane. Çoğumuz bu başlık altında konuşmanın belirsizliğinden kaçıyoruz. O nedenle bugün sizi bu konuda biraz yormak istiyorum.

Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren bir asrı geride bıraktık. O günden bugüne kuşkusuz Türkiye de, dünya da çok değişti. Bazı kalıplar ve yaklaşımlar olup biteni anlama kapasitesini büyük ölçüde yitirdi. Bugünü anlama ve geleceğe dair söz söyleme konusunda ciddi çabalara ihtiyacımız var.

GEÇMİŞLE İLİŞKİMİZ

Geçmişi yok sayan bir köksüzlükten söz etmiyorum. Diğer yandan tümüyle geçmişe saplanıp kalan anlayışların bugünü anlamasının mümkün olmadığı da ortada. Şu halde nasıl bir geleceği doğru ilerliyoruz sorusunun cevabı, öncelikle bu başlık altında hangi tasavvurlara sahip olduğumuzla ilgili.

Geleceğe dair bir bakış açısının (buna ister dünya görüşü, ister ideoloji deyin farketmez) geçmişten ilham almasıyla, geçmişi tekrar etmesi arasında elbette büyük farklar var. Bu alanda ne söylediğiniz, gerek iç dinamikler, gerek bölgesel şartlar, gerekse de küresel tercihlerden bağımsız okunamaz elbette.

Bugün birincisiyle başlayalım. Yani önce iç dinamikler üzerinden bir okumayı deneyelim.

İÇ CEPHEYİ GÜÇLENDİRMEK NEDİR?

Uzun zamandır devlet katında yoğrulan ve siyaset eliyle dile getirilen “iç cepheyi güçlendirme” ifadesinin, toplumun düşünceleri, arayışları ve en çok da........

© Habertürk