Enfokrasi in demokrasi out
Gücün doğasının değiştiği yeni bir döneme girdik.
Gücün halkta, halkın iradesinde olduğu demokrasi rejimi yerine; gücün verilerde, algoritmalarda olduğu yeni bir sistem inşa ediliyor. Hatta inşa edildi bile diyebiliriz.
İnanılmaz bir enformasyon ve buna bağlı olarak dezenformasyon yağmuru altındayız.
Sürekli manipüle ediliyoruz. Kendi tercihlerimiz olduğunu sandığımız, siyasal davranışlarımız ya da tüketim alışkanlıklarımız aslında çoğu kez yönlendirilmiş olabiliyor.
Devletlerin değil sosyal medya şirketlerinin sinsi bir şekilde tahakkümünün arttığı bir zamandayız.
Yapay zekadaki ilerlemeler ve eğlenceli ara yüzlerden bahsetmiyorum sadece.
Dahası var.
Bu yeni çağ öylesine derin ve güçlü ki, sömürü biçimlerinin, üretim araçlarının ve kapitalizmin de şekil değiştirdiği bir süreci barındırıyor.
Koreli düşünür Byung Chul Han’ın ortaya attığı “enfokrasi” kavramı ile anlamaya çalışalım bu konuyu.
Enformasyon ve krasi sözcüklerinden türetiyor bu kavramı. Bilginin iktidarı.
Ve diyor ki, bu dönemde güç, endüstriyel kapitalizmde olduğu gibi üretim araçlarına yani fabrikalara veya makinelere sahip olmaktan gelmiyor artık.
Güç; insanların davranışlarını denetlemek, onları kontrol etmek ve belki de en önemlisi gelecekteki davranışlarını öngörmek için kullanılan bilgiye yani enformasyona sahip olanın elinde artık.
Verinin, enformasyonun hâkim olduğu bir düzen.
Biraz açalım…
Basitçe; endüstriyel kapitalizm, doğayı ve insan bedenini metalaştırarak, emeği sömürerek daha fazla kâr elde eden bir sistem. Dijital kapitalizmde ise sömürü, kullanıcıların ürettiği verilerin ve etkileşimlerin meta haline gelmesiyle gerçekleşiyor.
Peki bu nasıl olabiliyor?
Daha çok sosyal medya üzerinden tabii.
Burada üretilen veriler ve algoritmalar, bizim bilinçli halimizin çok altındaki bir seviyede çalışıyor.
Tıklama alışkanlıklarımız, bir sayfada gezinme süremiz, beğenilerimiz, postlarımız, videolarda duraksadığımız sahneler, paylaştığımız fotoğraflardaki giyim kuşamımız, taktığımız saat, yüzümüzdeki gülümseme gibi sayısız mikro-davranışımız, bizim farkında olmadığımız eğilimlerimizi, arzularımızı ve zaaflarımızı ortaya........
© Habertürk
