menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Görünmez Elin Tokadı, Görünür El Çabukluğu

9 0
29.05.2025

Görünmez Elin Tokadı, Görünür El Çabukluğu
Sevgili dostlar,

Ekonominin babası sayılan Adam Smith’in “görünmez el” (invisible hand) teorisi, bireylerin kendi çıkarları peşinde koşarken toplumun genel refahını da artıracağını savunur. Görünmez elin arz ve talep ekseninde her şeyi düzenleyeceğini söyler. Ancak son 50 yıla bakıldığında, bu teori pratikte işlemez hale gelmiş; görünmez elin, insanları tokatlaya tokatlaya döven bir el haline geldiği görülmüştür.

Halbuki serbest piyasa kendi haline bırakıldığında, gelir dağılımı daha da bozulmuş; zenginler daha zengin, yoksullar ise daha yoksul hale gelmiştir. Büyük şirketler piyasaya egemen olunca rekabet ortadan kalkmış, sistem kendini denetleyemez duruma gelmiştir. Eğitim, sağlık ve güvenlik gibi temel hizmetlerde ise görünmez el işe yaramamış, bu alanlarda mutlaka devletin müdahale etmesi gerektiği net bir şekilde görülmüştür.
Bugün sizlere, bankacılık sisteminin “görünmez el cabuklugu” ile, halkın parasını nasıl kullanıp yine halkı nasıl mağdur ettiğini anlatmaya çalışacağım. Çünkü bankaların ellerindeki para, aslında küçük tasarruf sahiplerinin yani bizlerin, vadesiz ya da vadeli hesaplarda tuttuğu birikimlerden oluşmaktadır.
2024 yılında Amerika’daki bankalarda toplam 19.3 trilyon dolar para vardı. Bunun 4.5 trilyon doları vadesiz (checking), 14 trilyon doları ise vadeli (saving) hesaplarda tutuluyordu. Bu paralar aslında halkın birikimidir. Halk bu parayı bankaya yatırırken, amacı bu kaynakların bankalar aracılığıyla iş dünyasına uygun faiz oranlarıyla kredi olarak verilmesi, böylece üretimin, yatırımların ve istihdamın desteklenmesidir.

Ancak artık sistem bu şekilde işlemiyor. Bankalar, halkın 1.000 dolarlık birikimine yılda sadece 5 dolar faiz veriyor, ama aynı parayı kendi para yaratma yöntemleriyle (Bkz. Bankaların para yaratma yöntemi) 10 katına çıkararak, iş adamlarına ve kiredi karti aldatmacasi ile halka satıyor, ve bu 1000 dolardan yaklaşık 3.000 dolar kazanç sağlıyor. İş adamları da bu para maliyetini ürettikleri mal ve hizmetlerin fiyatına ekleyerek yine halka geri satıyor. Bu vahşi döngü ile, bankada parası olan biz insanlar oturduğumuz yerden soyuluyoruz. Yani efendim kendi paramizla rezil oluyoruz.

Amerikan halki olarak, bankadaki 1000 dolarımızdan yılda sadece 5 dolar kazanırken, farkında olmadan o parayla oluşan 3.000 dolarlık faiz yükünü yüksek fiyatlar ve enflasyon olarak tekrar cebimizden ödüyoruz. Zaten, enflasyon, halkın cebinden sessizce para çalmanın modern ve sistematik adıdır.

Efendim, gerçek şu ki, bankalar halkın cebinden aldığı parayı........

© Habername