İki Kardeş, Tek Ruh: Habil, Kabil ve İçimizdeki Ebedi Savaş
İnsanlık tarihi, bir kardeşin elinin diğerinin kanına bulanmasıyla başlamadı aslında. Bu, sadece tozlu raflardaki mitolojik bir anlatı değil; her sabah aynaya baktığımızda gördüğümüz o tanıdık yüzün, henüz anlatılmamış hikayesidir.
Hz. Adem'in iki oğlu, tarihin derinliklerinde kalmış iki ayrı figür değildir. Onlar, her birimizin göğüs kafesinde yankılanan iki kadim sestir: Habil ve Kabil.
Belki de bu yüzden, yüzyıllardır birbirimize tam anlamıyla "kardeş" olamadık. Çünkü o ilk cinayet sadece toprağa düşen bir damla kan değil, insan ruhunda açılan bir yarıktı. Ve o yarık, binlerce yıldır sessizce kanamaya devam ediyor.
Bir yanımız merhamet, diğer yanımız öfke…
Bir yanımız adalet terazisini tutarken, diğer yanımız haksızlığa uğradığında "Artık yeter, ben de vururum" diyen o karanlık fısıltı.
Her insan, bu iki devasa güç arasında gidip gelen bir sarkaçtır. Bazen Habil'in şefkatine sığınırız, bazen Kabil'in öfkesiyle bileniriz. Hiçbirimiz safi iyilikten ya da safi kötülükten ibaret değiliz. İnsanlığın trajedisi de, umudu da tam olarak bu gri alanda gizlidir: Seçim, her nefeste yeniden bizimdir.
Habil olmak zordur. Hiç kolay olmadı, hiç de olmayacak.
Çünkü Habil olmak, sadece "kötülük yapmamak" demek değildir; kötülüğün o boğucu kuşatması altında bile kendini kaybetmemektir. Kabil seni yok etmeye kalktığında bile, elindeki taşı yere bırakabilmektir.
Bu, kulağa romantik bir........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein