menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sevr'in 105, yılı

23 1
sunday

1920 yılının 10 Ağustos’uydu.

Paris’in güneybatısındaki kenar mahallelerden biri olan Sevr, Doğu-Batı savaşının tarihi bir anına tanıklık ediyordu.

Büyücek bir porselen fabrikasının toplantı salonuna kurulmuş olan masanın etrafı, Birinci Dünya Savaşını galip bitiren devletlerin temsilcileriyle çevrelenmişti.

Önlerinde, asırlardır hayalini kurup en az elli yıldır üzerinde çalıştıkları, gizli anlaşma ve görüşmelerle şekillendirdikleri tasfiye planının metni vardı.

Karşılarına Osmanlı Devletini temsilen üç kişilik bir heyet gelmişti. Ayan Meclisi üyelerinden Hadi Paşa, Rıza Tevfik ve Bern Büyükelçisi Reşat Halis Bey...

Toplantı kısa sürdü. Taslak metin önceden paylaşıldığı, mahiyeti taraflarca bilindiği için ne tartışma oldu ne de müzakere... Osmanlı delegeleri kibirli bakışların ve müstehzi gülüşlerin gözetimi altında salona girdiler, imzalarını atıp çıktılar.

Saatler öğleden sonra dört civarını gösteriyordu.

Heyet üyeleri binadan ayrılıp otellerine dönerlerken ne hissettiler bilinmez. Ancak tarihin en utanç verici belgelerinden birini imzalamış olmanın ağır sorumluluğu altındaydılar.
On iki bölüm ve 433 maddeden oluşan antlaşmanın şartları oldukça ağırdı ve bir yenilgi belgesinin ötesindeydi. Her satırına asırların kini sinmişti. Türkiye’yi tümüyle Avrupa’dan atmakla yetinmiyor, ülkenin her karışını taksime açıp yok etmeyi amaçlıyordu.
Osmanlı Devleti, Asya ve Kuzey Afrika topraklarındaki bütün haklarını kaybediyordu. İngiltere, Irak ve Filistin’de, Fransa, Suriye’de mandater oluyordu. İstanbul dışındaki bütün Rumeli ve İzmir Yunanistan’a, Güney ve Güneydoğu vilayetleri İtalya ile Fransa’ya bırakılıyordu. Rusya hududunda bir Ermenistan devleti kuruluyor, sınırlarının tespiti ABD Başkanı Wilson’a bırakılıyordu. Kürtler bir yıl içinde isterlerse Doğuda bir devlet kurabileceklerdi. Boğazların yönetimi uluslararası bir komisyonu bırakılmıştı.

Kapitülasyonlar yeniden ihdas edilmiş, gayrimüslim cemaatlere okullar, dini ve sosyal kuruluşlar açma hakkı tanınmıştı. Her türlü mali karar, müttefiklerin oluşturacağı bir komisyon tarafından denetlenecek, Gümrükler Genel Müdürü yine komisyon tarafından belirlenecekti. Ticaret filosunun yanında askeri gücü de sınırlanan Osmanlı Devleti top ve ağır silahlardan mahrum bırakılmış, her türlü uçak kullanımı yasaklanmıştı.

Dahası, antlaşma metni savaş sonrası imzalanan bir barış antlaşmasında olmaması gereken emredici maddelerle doluydu. Kazı yapma izninin sadece deneyimli kişilere verilmesi, tarihi........

© Haber7