Şaibeli seçim
Türkiye’nin seçim macerası Meşrutiyetin ilanıyla başladı.
1876 yılında hazırlanan yeni anayasa ile iki kanatlı bir meclis oluşturuldu. “Ayan Meclisi” Padişah tarafından belirlenirken, “Mebusan Meclisi” halkın seçimine bırakıldı. Bununla ilgili bir kanun hazırlandı. Mebusların, iki dereceli ve çoğunluk esasına dayanan bir seçimle belirlenmesi kararlaştırıldı.
Bu usule göre “müntehip-i evvel” denilen birinci seçmenler, “müntehip-i sani” denilen ikinci seçmenleri seçecekler, onlar da kendi aralarında yaptıkları ikinci bir seçimle parlamentoya gidecek milletvekillerini belirleyeceklerdi.
Sadece erkeklerin oy kullanabildiği, 25 yaşını doldurmuş, vergi mükellefi vatandaşlar birinci seçmen, her vilayet bir seçim bölgesiydi. Her seçim bölgesi için ayrı günler belirlenip sandıklar kurulacaktı.
Uzun ve meşakkatli bir yöntemdi. Sonuçların alınması haftaları, bazen ayları bulabilirdi.
Ona rağmen uygulandı.
Ağır-aksak adımlarla 1946 yılına kadar işledi.
70 yıl süren bu yolculuğun neredeyse yarısında parlamento zaten kapalıydı. Açık olduğu dönemlerde de (1912 seçimleri hariç) rekabetin olmadığı, tek partili seçimler yapıldı.
Cumhuriyetin ilanından sonra iki kez muhalif parti tecrübesi yaşandıysa da ömürleri kısa sürdü. 1925 yılında kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, Şeyh Sait isyanı sonrası kapatıldı. Bir yıl sonra, İzmir Suikast teşebbüsüyle oluşturulan İstiklal Mahkemesinde yöneticileri yargılandı. Kimileri idam edildi, kimileri siyaset yasağına uğradı, kimileri de sürgüne ve zindana gönderildi. 1930 yılında kurdurulan Serbest Fırkanın akıbeti de aynı oldu. Mahalli seçimlerde elde ettiği kısmi başarı sonrası irticaya odak olduğu gerekçesiyle kapısına kilit vuruldu.
Ülkenin, suskun ve muhalefetsiz yılları, tek parti sultasında akıp gitti.
1923, 1927, 1931, 1935, 1939, 1943...
Görünürde seçim çarkı aksamadan işliyordu. Meşrutiyet döneminin şartları içinde hazırlanmış seçim kanunuyla dört yılda bir seçimler yapılıyor, yine listeler hazırlanıyor, yine ilanlara çıkılıyor, yine sandıklar kuruluyordu. Bu süreç içerisindeki en önemli gelişme 1935 seçimlerinde yaşanmış, cinsiyet farkı gözetilmeksizin genel oy ilkesi uygulanmış, kadınlar ilk kez oy kullanmıştı.
Bunun dışında her şey aynıydı. Muhalefet olmadığı için ne adayın niteliği önemliydi ne de seçmenin talep ve tercihleri... İktidar partisinin üyesi olan ikinci seçmenlerin yaptıkları tek şey, önlerine konan listeyi onaylamaktan ibaretti.
Onun için de seçimler göstermelik, katılım yok denecek kadar........© Haber7
