Dil bozulursa dünya da bozulur
Dünyada belirli aralıklarla yaşanan köklü değişimler, hiç kuşku yok ki insan ve toplumu olduğu gibi insanı koruma çemberine alan bütün yapıları da derinden etkiliyor.
Günümüz dünyası, bir süreden beri insanlık tarihinin en büyük dönüşümlerden birine yol açacak dijital bir devrimle karşı karşıya. Öyle anlaşılıyor ki bu dijital devrim bütün dünyayı hemen her alanda kökten değiştirmekle kalmayacak aynı zamanda bugüne kadar görülmemiş türden bireysel ve sosyal dönüşümlere yol açacak devasa bir potansiyeli de bünyesinde barındırıyor.
Dijital devrim, en önce dil ve düşünce kalıplarını kırarak insanı savunmasız ve korumasız bırakıyor.
Şüphesiz dil, insanın sahip olduğu en büyük zenginliklerden birisi. Kendini ifade etmenin yanında bir iletişim aracı da olan dil, kişilik ve kimlikten tutun da din, kültür ve sanatın hem koruyucusu hem de nesilden nesile aktarım aracı. Dil kalıplarının bozulmasıyla birlikte kişilik ve kimlik başta olmak üzere dini ve kültürel alanda gözle görülür çözülme ve bozulmaların meydana gelmesi işte bu yüzden.
Dijital devrimle birlikte yepyeni bir dil ve düşünce yapısıyla karşı karşıyayız.
Üstelik bu, dilimizi ve dolayısıyla kişilik, kimlik ve kültürümüzü kökten tehdit eder cinsten bir durum. Öyle ki özellikle sosyal medyanın gençlerimize aşıladığı dil kalıplarının bizim dilimizle uzaktan yakından alakası yok. Şimdilerde bırakın kendisini musikide, hikâye ve şiirde ele veren muazzam zenginlikteki estetik dil yapımızı, sadece argo ve küfrün baskın olduğu onun da belli harflere indirgendiği ve sadece sosyal medya........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d