menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dostlarla Hasbihal

12 0
27.10.2025

Saygıdeğer dostlarım, kıymetli okurlar, yazıların içinde kısmen Hasbihal ettiğimiz, dertleştiğimiz cümleler oluyor ancak bunlar bazen gündemin ateşinde bazen de bizim yoğunluğumuzun içinde kaybolup gidiyorlar. Bazen yorumlar üzerinde konuşmak gerekiyor. Ama buna zaman ve imkan olmuyor. Bu hasbihalin eksikliğini derinden duyuyorum.

Belki bazı dostlarımız hasbihal gerekli mi diye sorabilirler. Gerekli değilse o satır araları da unutulup gitsin bunda ne var diyenler de olabilir. Zaten yazıları yazıyorsunuz. Fikirlerinizi paylaşıyorsunuz. Ayrıca dertleşmeye, hasbihale gerek var mı diye düşünenler de olabilir. Bu düşüncelerin hepsine de sonsuz saygımızın olduğunu belirtmeliyim. Ancak bazı aklımızda, hissiyatımızda ve yaşadığımız olayların sıcağında hep bu hasbihal ihtiyacımız olmuştur. Buna dair bazı düşüncelerimizi paylaşacağız.

ilk başta belirtelim ki, yazıların içerik yoğunluğu ne olursa olsun, sadece bilgilendirme değil paylaşma amacı taşımaktayız. Zira bilgi özellikle de hissiyat paylaşıldıkça zenginleşiyor, kıymet kazanıyor, başta yazan kişi olmak üzere her ilgilisi için büyük fayda sağlıyor. Bunu Esmayı Hüsna kitabının önsözünde vurgulayarak belirtmiştik: “Bu isimler zamanın ve hadiselerin özgün şartlarında yazıldıklarından, her bir esma o şartların rengini ve duygusunu taşımaktadır. Şunu da vurgulamalıyım ki, bazen esma yazılırken, sadece kitabi bilgiler değil, hissi ve kalbi bir müktesebat yer almıştır. Satır aralarından anlaşılabileceği gibi bazı bölümler, bazı isimler zamanımızın dehşetli hadiseleri içinde bunalan, çare arayan, üzüntü duyan, dua eden, dertlerini paylaşan iki dostun samimi müzakereleridir. Cümleleri ve kelimeleri canlıdırlar.” Esmayı Hüsna gibi bir konuda bile paylaşımı, dertleşmeyi, müzakere etmeyi usul kabul eden birinin günlük hadiseler üzerinde yazarken hayli hayli dostlarının ve okurlarının katkısına, onlarla konuşmaya ihtiyacı olacağı açıktır.

Özellikle büyük sıkıntıların ve dehşetli olayların yaşandığı bir dönemde hissiyat paylaşımının ne büyük değeri vardır. Ben de okuma yaparken yazarın kelimelerinin arkasında biriktirdiği duyguları anlamaya, hissetmeye çalışırım. Kendisiyle yüzyüze gelmeyeceğim bir yazarın yürek yangını beni de sarar, kendimi daha güçlü hissederim. Yazılanların ötesini hissetmek ne büyük bir beslenme kaynağıdır. Basın hayatından buna muhteşem bir örnek vermek istiyorum. Bugünkü gibi televizyonların ve diğer iletişim araçlarının olmadığı yıllarda bir muhafazakar gazetenin İstanbul’daki merkezine Van’dan bir okuyucu mektubu gelir. Mektupta şöyle bir paragraf vardır: “Efendim gazetenizi ilgiyle takip ediyor okuyoruz. Sizi o kadar iyi okuyor ve anlıyoruz ki, yazamadıklarınızı bile anlıyoruz!” Bugün sağlıklı iletişim deyip geçtiğimiz şey aslında bu derece derinliği ve kapsamı olan bir karşılıklı anlama ve hissetme ve idrak etme meselesidir. Yazıları yazarken her ne kadar akıl ve rasyonaliteye önem versek de bir tarafta yine de bir hissiyat birikimi oluyor. Hatta en kuru görünen bazı yazılarımızda bile sonradan okurken öyle duygulara rastlıyoruz ki, şaşırıp kalıyoruz. Bu hissiyatı bazen yorumlarınızda da görüyoruz. Yazının maksadını ve delalet ettiği manaları çok iyi idrak eden ve kelimelere döken, yazıda gizli bir acıyı veya hüznü olanca şiddetiyle hisseden, destek olan, dost olan okurlarımıza şükranlarımızı sunuyoruz. Yazılarla ilgili yüzyüze aldığımız yorumların bir demeti de birçok farklı konularda yazıyor oluşumuzla ilgili sorulardan oluşuyor. Şunu belirtmeliyim ki, aslında konular farklı ama her yazı bir bütünlük içeren zihinsel mimarinin parçasıdır. Bütün yazılar birlikte okunduğunda nasıl bir ilişkinin tesis edildiğini görmek mümkündür. Vakıa bu bütünlüğü gören dostlarımızın, okurlarımızın sayısı az değildir. Ancak, elbette ki mimari yapı kusursuz değildir. İrtibat eksiklikleri, anlam boşlukları da bize iletilmektedir. İleride belirli bir birikime ulaşınca belki bu yönde bu eksiklikleri tamamlama çalışması yapabiliriz.

Bu köşedeki yazıların her biri bir açıdan baktığımızda müstakil yazıdır. Kendi başına her bir yazının özgün bir kurgusu vardır. Elimizden geldiğince her yazının bir model oluşturmasına gayret ediyoruz. Sadece bilgi değil, bilgiler üzerinden modelleme yapmak yeteneği kazanmayı ve kazandırmayı hedefliyoruz. Bilgi kadar yöntemi de önemsiyoruz çünkü. Eskilerin dediği gibi “Usul esastan önce gelir”. Dikkat edenler her yazının her şeyden önce bir kurgusu, teorisi olduğunu göreceklerdir. Teori sahayı, masayı, bilgileri, velhasıl birçok şeyi biçimlendirir, anlamlandırır. Eğer işin........

© Haber7