Papa ziyareti, Ekümeniklik istismarı ve yeni Türkiye'nin stratejik gücü
Papa’nın Türkiye’ye gelişi üzerinden yürütülen tartışmalar, Türkiye’nin gerçek kapasitesini ve devlet aklını kavramaktan uzak bir zihin dünyasının ürünüdür. Zira son günlerde ortaya çıkan bilgi kirliliği, devlet geleneğinden habersiz çevrelerin kasıtlı veya bilinçsiz manipülasyonlarıyla derinleşmektedir.
Türkiye gibi köklü bir devlet geleneğine sahip bir ülkede, bu seviyede yanlış bilginin dolaşıma sokulması başlı başına bir sorundur.
Bu yüzden mesele Papa’nın ziyareti değildir.
Mesele, Türkiye’nin gücünü ısrarla görmezden gelen zihniyet sorunudur.
*Güçlü Devletlerde Kriz Üretilmez, Yönetilir*
Devlet kapasitesi yüksek ülkelerde uluslararası ziyaretler bir kriz sebebi değil, diplomatik bir süreçtir. Güçlü devlet; ne Papa’dan çekinir, ne dış aktörlerin sembolik unvanlarından.
Zayıf devletlerde ise küçük meseleler büyütülür, basit kavramlar siyasal gürültüye teslim edilir, toplum manipülasyonla yönlendirilir.
Son günlerde “Türkiye bölünüyor”, “Papa’nın gelişi tesadüf değil”, “ekümeniklik tanınacak” gibi aslı olmayan söylemlerin tekrar dolaşıma sokulması tam olarak bu zayıflık psikolojisinin dışavurumudur.
Türkiye’nin güçlü devlet geleneğiyle hiçbir bağı olmayan bu tartışmalar, yalnızca iç politik hesaplarla yürütülen bir algı mühendisliğidir.
*Ekümeniklik Tartışması: Bilgi Eksikliği ve Sistematik Çarpıtma*
Ekümeniklik meselesi Türkiye’de yıllardır ideolojik bir aparat olarak kullanılmaktadır. Oysa konu bilimsel ve hukuki zeminde açık ve nettir:
• Türkiye Cumhuriyeti’nin iç hukukunda Patrikhane sadece ruhani bir makamdır.
• “Ekümenik” sıfatının Türkiye açısından hukuki bir bağlayıcılığı yoktur.
• Ekümeniklik uluslararası alanda dini bir tanımdır, siyasi yetki veya egemenlik alanı yaratmaz.
• Bu tartışma,........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein