Gerçekleştirdiğimiz keyifli söyleşide mutfak yolculuğundaki mutluluklarını, keşfetme tutkusunu, ilham kaynaklarını ve Türk mutfağının dünyada tanınması için yapılması gerekenleri büyük bir içtenlikle anlattı.

Zeki Şefim istersen önce seni kısaca tanıyalım.

Mutfakta yaşam var dediğimiz gibi bir hayatım oldu. İstanbul doğumluyum ama aslen Kastamonuluyum. Aile mesleği aşçılık zanaatını 35 senedir profesyonel olarak sürdürmekteyim. Global ve yerel işletmelerde, Horeca sektöründe, restoranlarda, otellerde, havalimanlarındaki işletmelerde, toplu üretim tesisleri ve gıda fabrikalarında deneyimlerim oldu. Kısacası 35 yıldır aşçılık mesleği ile hizmet ve gastronomi sektörlerine gönül vermiş bir bireyim.

Mutfağa girmeye ne zaman ve nasıl karar verdin?

Meslek meselesi memleket meselesidir. Günümüzün ve geleceğimizin yapı taşları mesleklerdir. Aşçılığın da benim için ata mesleği olması önemli bir avantaj oldu. Bu nedenle mesleğe çocukluk yaşlarımda başladım diyebilirim. Babam ve abilerimin profesyonel aşçı olmaları benim mutfağa girmeme vesile oldu. Hobi ve profesyonel yaşam biçimi olarak benimsediğimiz meslek hayatımda, birçok alanda görevlerde bulundum. Türk mutfağı Anadolu mutfağı dünya mutfakları konusunda mesleği ve kişisel gelişimimi her daim geliştirme ve iyileştirme prensibi ile çalıştım. Bu süreç içerisinde birçok televizyonda yayınlanan şef ve yemek programlarında uzun süre yer aldım. Lise, yüksekokul ve üniversitelerde eğitim verebilme fırsatı yakaladım.

Mutfak yolculuğunda seni en fazla ne ya da neler mutlu etti?

Keşfetmek, uygulamak ve bunu sürdürmek, ekiplere uygulamaları devretmek ve eğitmek bizim mesleğimizin aslında esasını oluşturuyor. Bu sürecin sonu da misafir memnuniyetini sağlarken, işletmelerimizin kalite standardını yükselterek değer katıyor. Bu sonuçları görmek biz şefleri her daim mutlu etmiştir.

Tabii ki bu yolculukta en fazla ne ya da nelerin üzdüğünü de öğrenmek istiyorum?

Misafirin memnun olmaması, uygulamaların sürdürebilirliğinde aksaklık yaşanması ve standart........

© Gerçek Gündem