Mutfağımızın Sevgiyle Yoğrulan Temel Direği
Köftenin tarihsel geçmişine baktığımızda, ilk köfte tarifinin Çin mutfağından geldiği rivayet edilirken, bizim köftenin isminde Farsça “Kufta” kelimesinin izlerini buluyoruz.
Ezilmiş veya çiğnenmiş anlamına gelen “Kufta” aslında köftenin hazırlık sürecinin temelini yansıtıyor. Osmanlı saray mutfağında özenle hazırlanan köfteler, zamanla evlere ve sokak lezzetlerine taşınarak nesilden nesile aktarılan bir mirasa dönüşüyor.
Her coğrafya, köfteye kendi damgasını vuruyor; çünkü köfte, hem içeriği hem de sunumuyla farklılık gösteriyor.
Peki, bu farklılıklar neye dayanıyor? Anadolu’da 300’den fazla köfte çeşidinin olduğu biliniyor.
Mesela, soğanlı, bulgurlu mercimek köftesi; pirinç katkılı, yumurtalı kadınbudu köfte; kavruk lezzetiyle ızgara köfte; soğuk yenen kuru veya misket köfte; sulu, ekşili veya terbiyeli köfte; hatta haşlama ya da kızartma yöntemiyle hazırlanan kaplamalı içli köfte...
Hepsi, farklı yörelerin ve hatta farklı kültürlerin izlerini taşıyor. Burada önemli olan, köftenin içeriği ve şekli değişse de, hazırlama tekniğinin hep aynı ustalıkla yoğrulmasıdır.
Yani, köfteye eklenen malzemeler, baharat ve pişirme yöntemleri değişir; ama temel prensip hep aynı........
© Gerçek Gündem
